Nazım Hikmet'ın Mezarı'ndan Lenin Tepesi'ne Ortaya Karışık Dolu Dolu Bir Gezi

Thanks to Phoebe Taplin for this trip

Bugünkü gezi planımız çok yoğun. Phoebe liderliğindeki grubumuzla saat 10:00 da buluşup önce Nazım Hikmet'in mezarının da bulunduğu Novodeviç Mezarlığı'nı ziyaret edip ardından Rusların Vorobyovy Gory (Воробьёвы го́ры) dedikleri Sparrow Tepesi ya da Lenin tepesi olarak da bilinen Moskova'nın en yüksek tepelerinden birine varacağız. Oradan Moskova nehri kıyısına inip bir bot turu yapacak ve gezimizi Novospassky Manastırını ziyaretimizle sonlandıracağız. Program görüldüğü üzere çok yoğun. Bu nedenle bu güne ait yazımı iki bölüm halinde yayımlayacağım. Bu yazı bot gezisine kadar olan kısımı içeriyor olacak. Buluşma yerimiz kırmızı hattın güneyinde bulunan Sportivnaya Metro istasyonu.
İlk hedef  Novodeviç Mezarlığı'na varmak için  10-летия Октября caddesi boyunca Усачева caddesi yönünde yürüyoruz (bu tip gezileri yaparken yanınızda bir Moskova haritası bulundurmanız işinizi oldukça kolaylaştıracağından bunu size ısrarla tavsiye ediyorum). Kısa bir yürüyüşten manastırın surlarını ve kiliselerin kubbelerini hemen farkediyorsunuz. Novodevichy Manastırı'na girmeden, onu solumuza alarak yürümeye devam ediyoruz ve aşağıda gördüğünüz gölet ile karşılaşıyoruz. Göletin etrafından yürüyünce surların karşı tarafına geçmiş oluyoruz.


Bu yolda manastır solumuzda kalmış oluyor ve manastırın manzarası, gölgesinin gölete vurması ile muhteşem bir hal alıyor.






Resimde görülen köprüyü geçince sur dibinden yürüyüşümüze devam ediyoruz ve surlar 6 şeritli bir cadde ile karşılaşınca surla birlikte biz de kalenin etrafında dönüyoruz. Biraz daha yürüyünce mezarlığın girişine varıyoruz.




Burası ilk bakışta bir mezarlıktan çok bir açık hava heykel müzesi gibi. Eğer ortodoks mezarlığına geliyorum herhalde haçlar falan vardır her mezarın başında diye düşünürseniz, bu mezarlıkta çok yanılmış olursunuz. Bu arada mezarlığa girişte kulağım bir sesi ayırt ediyor. Bu çok enteresan bir deneyim benim için daha önce de yaşadığım. Kalabalık, gürültülü bir yerde de olsam burada biri Türkçe konuşuyorsa o ses dalgalanıp diğerlerinin arasından sıyrılıp bariz bir şekilde geliyor kulağıma. Bunu yaşamak hoşuma gidiyor. Mezarlığın giirşinde de aynı şey oluyor. Algıda seçiçicilk dedikleri tam da bu olsa gerek! Yanından geçtiğim grubun Türkçe konuştuğunu farkedince dönüp selam veriyorum. Artık mezarlıktayız. Liderimiz Phoebe'in göstermek istediği mezarlar var ama benim aklım Nazım Hikmet'in mezarında. 


İşte ülkesinden yüzlerce kilometre uzakta,  eminim ki ülkesinin kendisini dışlamış olmasının ezikliğini ve aidiyet duygusunun eskikliğini yaşamış; vatan hasreti ile hayata gözlerini hayata yummuş olan Nazım'ın mezarı. Başka bir ülkede, ülken tarafından dışlanmış olmanın bilinciyle yaşamak ne zordur kimbilir! İnsan der yabancı bir ülkede daraldığı zaman, ne işim var benim burada dönmeliyim ülkeme diye. Dönmese bile bu güvenle yaşar, yoksa orada olmanın ne anlamı vardır ki! Belki de o yüzden Vera ile birlikte oldu Nazım kimbilir! En azından orada olmasının bir nedeni vardır. Bir insanın eşi, sevdiği neredeyse o da orada olmalıdır diye. Orada olmasına bir anlam katmıştır belki de Vera. Belki budur onu birazcık durultan içine su serpen, o farketse de farketmese de...
Vera'nın mezarı da resimde göreceğiniz gibi hemen Nazım'ın mezarının önünde. Bu sadece Nazım'la Vera'ya has bir durum değil. Diğer mezarlarda da beylerin gösterişli mezarlarının önünde aynı Vera'nın mezarının formunda hanımlarının mezarları oluyor. Bu arada mezarın yeri kolay. Mezarlığa girince düz devam edin. Aşağıdaki mavi, kırmızı, beyaz olarak Rus bayrağının renklerinden oluşan Boris Yeltsin'in mezarını görünce sola dönüp önünden geçin. Sağdaki ilk sokağa girin. O sokağın sol tarafında Nazım Hikmet'in mezarı. Aşağıdaki mezarın resmi bulmanıza yardım edecektir. 


Bu mezarlıkta yatanların listesinde 175. sırada Nazım Hikmet. Bu listede ayrıca mezarın kaçıncı sokakta olduğu da yazılı. Nazım Hikmet 8. de.


İşte Nazım Hikmet'in ve önünde küçük olan taş da Vera'nın mezarı. Allah rahmet eylesin.


Bu mezarlıkta yatan kişiler Rusya için önemli şahsiyetler. Ya devlet erkanı, ya sanatçı, sporcu, bilim adamı, ya da edebiyatçı... Örneğin aşağıdaki mezar 20.yy'ın en önemli balerinlerden biri olan Rus Galina Ulanova'a ait. Galina Ulanova'nın Moskova'ya yaşadığı ev müze haline getirilmiş ve Saint Petersburg ve Stockholm'de onun için birer anıt yapılmış.


Bu beyin kim olduğuna dair resmi bir bilgi bulamadım malesef.  Yanında köpeği, sigara içen bu adam heykeli, bir mezar taşı için hayli ilginç. Mezarlığa bir gidişimde bir turist rehberi onun için sanki şöyle demişti öyle hatırlıyorum: "O bizi yaşarken çok güldürürdü ama ölünce de bir o kadar ağlattı." Komedyenmiş galiba.


Sovyet döneminde Rus sirkinin en önde gelen isimlerinden biriymiş Vladimir Durov. Anlayacağınız mezar taşları kişinin mesleki kimliğine göre yapılmış bu mezarlıkta.


Bu da asıl mesleği doktorluk olan ama bu işini, yazarlığını engellemeye başlamasıyla bırakıp kendini tamamen yazmaya adayan, ünlü tiyatro yazarı ve kısa öykülerin kurucularından olan Anton Çehov'un mezarı. Çehov Almanya'da ölmesine rağmen mezarı burada. Çehov'un mezarının yer tarifini şimdi hatırlayamıyorum ama girişteki listede Чехов ismini arasanız kaçıncı sokakta olduğuna bakıp bulabilirsiniz.



Rus yazar Aleksey Nikolayevich Tolstoy. Benim dedem Tolstoy değil. Karışıklık olmasın o Lev Nikolayeviç Tolstoy.




20.yy'da Rusya'nın sahip olduğu en ünlü Rus opera sanatçısı Feodor Chaliapin. Bu sanatçı daha önce "Tolstoy Dedemlere Gidesim Var, Dönesim Yok" yaznımda da belirttiğim gibi Tolstoy'un arkadaşlarından biri.





Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi birinci sekreteri Nikita Sergeyevich Khrushchev.


En önemli Rus ressamlarından biri Sergey Gerasimov.


Heykeltraş  Matvey Manizer


Alexandr Bakulev Sovyetlerde kalp ve damar cerrahinin kurucularından biriymiş.


Diğer mezarlar... (O gün grupla gittiğimiz için mezarların başında fazla oyalanamadım  ve aklım kaldığı için daha sonra gidip aşağıdakilerin görüntüsünü aldım.)






















Bunlar da öğrendiğime göre yakılan kimselere ait sembolik mezarlar. Bazılarının küpleri görülebiliyor.






Bu sanıyorum ki düşen bir Rus savaş uçağının ardından... Çünkü ölüm tarihleri hep aynı.



Mezarlıktan çıkınca yaya geçidinden karşıya geçip alt geçitten geçiyoruz. Alt geçitten sonra aşağıdaki parka varıyoruz. Bu esnada Olimpik Stadyum solumuzda kalıyor ve biz parkın içine giriyoruz. Amacımız nehrin kıyısından yürümek. 



İşte aşağıdaki resimde bakarken bile heyecandan yüreğimi ağzımda hissettiğim kayakla atlama rampası. Buraya bakarken yazın Macig Life Water World'de kaymayı bin kere düşünüp de eşimin zoruyla kaydığım U şeklindeki kaydırakta yaşadığım korku çok saçma geliyor. O ne ki bunun yanında.! Bu inanılmaz bir şey!!! Bunun gerçek olduğuna inanamıyorum. Televizyondan bu derece dik ve uzun olduğu kesinlikle belli olmuyor.


Olimpik stadyumun önündeki heykelde neyi temsil ediyor anlayamadım ama güzel bir çalışma olduğu için yer veriyorum.


Kırmızı hat üzerinde bulunan Vorobyovi Gori  istasyonu, gördüğünüz nehir üzerindeki köprüde. Bu köprüye vardığımızda, nehrin  karşı tarafına geçip sağdaki merdivenlerden çıkışta hemen karşımızda duran ormanlık yola giriyoruz.


 Moskova'da ender göreceğiniz eğimli arazilerden birindeyiz.


Burada ormanda bulunan ağaç çeşitleri hakkında bilgi veriliyor sanırım.


Eğer buraya gelmek isterseniz resimde göreceğiniz patika yollar kafanızı karıştırmasın. Liderimizin olaya biraz da heyecan katmak ve toprağı ayağımızın altında hissettirmek için tercih ettiği rota bu. Ama amaç sadece üst paraleldeki aşağıda resmini göreceğiniz yola çıkabilmek ki bunun için tek bir yol yok.



Ormanlık arazinin tamamlanması ile kendimizi Moskova'nın en yüksek tepelerinden birinde  buluyoruz. Burası nehir seviyesinden  60-70 m yükseklikte. Kayakla atlamanın platformunun hemen yanına gelince dikliği ve uzunluğu bir kez daha etkiliyor beni.


Karşıda görülüen olimpik stadyum 1980 yaz olimpiyatları için yapılmış.


Tepedeki kumpircide verdiğimiz dinlenme molasında Uğur Derin Dondurucu'yu görmek, bir tanıdıkla karşılaşmış olma hissi veriyor. Türkiye'de sadece reklamlarından tanıdığım bu buz dolabı ile göz kırparak selamlaşıp  görüşmek burada kısmetmiş diyor ve sizinle de paylaşmak için bir de resmini çekiyorum.



Burası Moskova'nın turistik bir merkezlerinden biri olduğu için hediyelik eşyacılar da doğal olarak yerlerini çoktan almışlar bile.


Yolun devamında 1811 yılında yapılan diğer kiliselerden farklı bir mimariye sahip olan Trinity Kilisesi bulunuyor.


Kilise tarafından değil diğer tarafta bulunan kumpir satan fast food'çu tarafındaki merdivenlerden inip nehrin kıyısındaki bot turu durağına varmak için ağaçlık araziye giriyoruz tekrar. Yolu bulmak için endişe  etmeye gerek olmadığınızı bilmenizi isterim. Çünkü yapmaya çalıştığımız şey az önce yukarıdan gördüğümüz sahile inmeye çalışmak. Bu arada tepelerden yürüyerek inmek istemezseniz kayakla kayma platformunun olduğu yerde sporcuları yukarı çıkarmak için kullanılan teleferik, yazın ulaşım ya da eğlence amaçlı halkın kullanımına açılmış. Eşimle bir kere bindiğimiz bu teleferiğe eğlencesine binmenizi tavsiye ederim.




Olimpik stadyum karşımızda, botun gelmesini biraz da dinlenmek için iple çekiyoruz.


Moskova'daki herkesin en az bir kez denemesi gerektiğini düşündüğüm bot gezisini de içeren gezimin devamını "Bot Gezisinden Novospassky Manastırına Ha Gayret"  adı altında yayınlayacağım yazımda okuyabilirsiniz.



Kaynaklar:
http://en.wikipedia.org/wiki/Novodevichy_Cemetery



5 yorum:

Adsız dedi ki...

BEN ANKARADAN NURETTİN YILMAZ SİZE NE KADAR TEŞEKÜR ETSEM AZDIR İNANIN HAYATIMDA GÖRMEK İSTEDİGİM YERLERDEN BİR YERDİ NE KADARDA GÜZEL OLDU BANA NAZIM HİKMETİN MEZARINI GÖSTERDİGİNİZ İÇİN HEP MEZARINI ZİYARET ETMEK İSTEMİŞTİM İÇİMDE BİR UKTE OLARAK KALACAKTI AYRICA BANA ÇOK DEGERLİ BÜYÜKLERİN MEZARLARINI GÖSTERDİGİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKÜRLER

Adsız dedi ki...

eline sağlık çok tanıtıcı ve bilgilendirici

Adsız dedi ki...

eline sağlık çok tanıtıcı ve bilgilendirici

Adsız dedi ki...

Gezinize bizide davet etmiş oldunuz. Sayenizde gezdik gördük. Tek kelime harika fotoğraflar. Elinize sağlık. Çok teşekkürler.

Adsız dedi ki...

size cok tesekur ederim ben azarbeycan dan bukadar candan ve samim resimler cok guzel insallah bir gun bana da buyuk sair nazim hikmet ran in mezarini gormek kismet olur,
hoscakal sefer.