Moskova Gelinleri ve Gelin Araba(cık)ları



Bugünkü gezi planım Madagaskar kermesine katılmak olduğundan istikametim, Kropotkinskaya'da bulunan Madagaskar Büyükelçiliği. Şimdi Madagaskar'da nereden çıktı, bunun başlıkla ne alakası var demeyin ve hikayemi dinleyin. Her şey onunla başlıyor. Moskova Nehri'nin kıyısında, elçiliğin bahçesinde yapılan kermes hayli hareketli. Müzik eşliğinde adadan genç kızlar ve erkekler karşılıyor bahçe kapısında beni. Önce stantları turlayıp günün anısına aşağıda göreceğiniz resmi alıyorum. Sonra  eşime götürmek için çok çekici gelmese de, ne yiyorlarmış şu Madagaskarlılar deyip bir kaç şey de yiyecek standından alıyorum. Biri mücvere benziyor, biri un helvasına biri ise soslu fıstık tazrında bir şeyler işte. Kermes küçük olduğundan yarım saat anca zaman harcıyorum burada ve yazılmayı bekleyen bir sürü yazımı tamamlamak üzere eve dönüş yoluna geçiyorum.

Dönüş yolunda aşağıda resmini göreceğiniz Moskova'nın en büyük kilisesinin önünden geçerken fikrimi değiştirip daha önce hiç girmediğim alt katına gelmişken gireyim diyorum. Alt katı daha çok müze gibi, dini sembollerin sergilendiği ve hediyelik eşyaların satıldığı bir yer. Bir bölümü de üsteki ana kiliseden bağımsız küçük bir kilise gibi. İçeride fotoğraf çekmenin sıkı sıkıya yasak olduğu bu yerde, bebekli bir grubun fotoğraf çekmesi ve yanlarındaki rahibin buna ses çıkarmaması ilgimi çekiyor ve grubu göz takibine alıyorum.


Grupta kilisede görmeye pek alışkın olmadığımız bebek olması, vaftiz mi olacak acaba sorusunu aklıma getiriyor ve beklemeye başlıyorum. Bir süre sonra grup ilerliyor ve ben de peşlerinden tabi. Kilisenin bir bölümü yüksek bir  paravanla ayrılmış. Grup oraya giriyor. Ben de gruba karışıp peşlerinden sızıyorum içeri sessizce. Bir kenarda bekliyorum. Derken papaz geliyor ortadaki şadırvan gibi şeyden kova ile sıcak su alıyor ve küçük bir kurnaya döküyor. Sıcaklığını kontrol ediyor. Gidiyor, üstünü değiştirip süslü bir şeyler giyiyor. Tam tören başlayacak derken sahada yabancı bir cisim farkediliyor ve gençten bir delikanlı yanıma geliyor. Bir şeyler söylüyor. Kimsin nesin mi, neden bekliyorsun mu, ne diyorsa artık  anlamıyorum. Sonra rahip durumu farkediyor ve bana sepet havası çalınıyor. Dil dökmenin yararı yok, çok katılar. Kendimi paravanın diğer tarafında buluyorum ve sonra papaz başlıyor dualar okumaya ve bebek de ağlamaya. Tabi ki o anlama gelmiyordur ama bebek ağlayınca bu, yapılan eyleme bir karşı koyuş, bir direniş, bir itiraz gibi geçiyor bir an içimden. İşte farklı ana babaların elinde yoğurulan,  esasta aynı olan bebeklerden biri. Biraz bu duygular, biraz sepet havası çekilmiş olmamdan dolayı bozulmuş olarak ve bebeğe karşı duyduğum üzüntüyle, bebek için dua edip ayrılıyorum kiliseden. Kafamda bu düşüncelerle yolda yürürken arka arkaya sıralanmış lumizinleri görüyorum,   bir anda aklım kilisede olanlardan uzaklaşıyor ve limuzinler ilgi odağım oluyor. Nasıl yani bu kadar lumizin peşpeşe !!! Ve hikaye başlıyor...



Kafamı nereye çevirsem ya bir gelin arabası ya da bir gelin  görüyorum. Derken birden düğün fotoğrafçısı mı desem, paparazi mi bir şey olup çıkıveriyor, başlıyorum gelen geçen gelini ve limuzini fotoğraflamaya. Fotoğrafların saatlerine bakarsanız bu arabaları ve gelinleri ne sıklıkta gördüğümü rahatça anlayabilirsiniz. Bu arada bu lumuzinlerin sadece başlangıç olduğunu ve daha nelerle karşılaşacağımı o dakikalarda henüz bilmiyorum.
 








Ve biraz da gelin, damat ...








Ve biraz da ellerinde şampanya bardakları ile davetliler...





Bu resimleri çekiyorum ama çok rahat değilim. Aynı alanda gelen geçenin resmini çekmeye devam edersem, papazla papaz olduktan sonra bir de  polislerle de papaz olmakla uğraşmayım, biraz gezinip kendimi unutturayım deyip Patriyarşey Köprüsü'ne (патриарщей мост) çıkıyorum. Ooo burası tam bana göre. Olay yerini kuş bakışı görüyor. Köprünün bir tarafında Kremlin, diğer tarafında da ünlü Büyük Petro heykeli olduğundan tam turistik bir yer ve herkes burada durup fotoğraf çekiyor, çektiriyor. Ayrıca kiliseyi de cepheden gördüğü için yeni evli çiflerime de fotoğraf için bir uğrak yeri. Bundan iyisi Şamda kaysı deyip postu köprünün üzerine seriyorum.




İşte yeni yerimden gelinler, yakınları ve arabaları... Şimdi sanırım tam paparazzi oldum!








Sazlı sözlü, şampanyalı kutlama yapan bir grup daha...


Bu arada köprüde boş durmuyor, bir yandan da buradaki muhabbetin kaynağını araştırıyorum. Konuştuğum bir gelin arkadaşı, buraya sadece bizim telli baba muhabbeti gibi gelinlerin ziyaret amaçlı geldiğini söylüyor. Gelen çiftlerin çoğumun, tamamının mı demeliyim acaba, yanında bir, bazen iki profesyonel fotoğrafçı ve zaman zaman da kameraman oluyor ve bu kişiler, yaratıcılığın doruğuna çıkan pozlar verdiriyorlar. Bunların bir kısmını bizim kültürümüze uymadığından (öpüşüp koklaşılan resimlerden bahsediyorum) ve özel hayata saygıdan görüntülemiyorum.
 

Moskova'da gelin arabalarının lumizin olması çok yaygın ama arada  limuzinlerin yanında mütevazi kalan aşağıdaki arabaları da kullanıyorlar.



Fotoğrafa bakar mısınız? Aynı karede 4 limuzin var!


Off be şuna bakar mısınız? Kız gibi...Bu limuzinler benim ağzımı bozuyor bir parça sanırsam :)


Bu arada lumizinlere ilgi sadece benim tarafımdan gösterilmiyor. Sayılarının bu denli çok olmasına rağmen halk da bu araçlara hayli ilgi gösteriyor ve benim biraz daha önüme geçip onlarla resim çektiriyorlar. İşte bunların bazıları...

 


Nehirden geçenler de genç çiftlerin mutluluklarına ortak oluyor ve onları selamlıyorlar.


Hmm enteresan bir grup. Tiyatro sahnesinden çıkıp gelmişler gibi...






İşte günün en çılgın gelini ve gelinliği...



Genel olarak dikkat ederseniz gelinlerin ne gelinlikleri ne de gelin saçları bizim alışık olduğumuz türden değil. Limüzinlerin ihtişamının yanında gelinlikler de bir o kadar sade. Aslında genellikle parklarda bile neredeyse gece elbiseleri ve ayakllabıları ile dolaşan Rus kızlarını düşündükçe limuzini anlayabiliyor, sade gelinliklerini ve saçlarını hayli şaşırtıcı buluyorum. Aşağıdaki gelin ve onun gibi bir kaç tanesi daha bu kapsam dışında kalıyor.


Ortamın ambiansını yansıtmak için nehirden gelip geçen teknelere de yer vermek lazım değil mi! İşte onların içinden en beğendiklerimden biri Radisson'un teknesi.


Üç gelin ve üç fotoğrafçısı aynı karede...





Dostlarla çekilen bir hatıra resmi...



Burada resmen önüm, arkam, sağım, solum modunda her yerde gelin ve dolayısıyla gelin arabası, yani limuzin var. Birini çekerken bir diğerini  kaçırıyorum.






Veee karadan geçen gelinlerden sonra nehirden de gelinler geçmeye başlıyor (bu arada damatlara yazık değil mi ya neden hep bu gibi durumlar gelinlerin adları ile anılır da aaa bak damat geçiyor denmez).




Bazı çifler turunu tamamladıktan sonra tekrar çıkıyor karşıma!


Sizi günün en naif çifti ilan ediyorum. Çok yakışmışsınız ve sanki çok mutlu olacakmışsınız gibi geliyor, içime öyle doğuyor. Aminnnnn inşallah :)



İşte Moskova'da yüksek topuklarıyla ve rahat kıyafetiyle çocuğunu nehir kenarında gezmeye çıkarmış bir hanımın olduğu gayet sıradan bir Moskova manzarası.  

İşte süslü bir gelin daha...



Aşağıdaki resmin bir moda dergisi için mi, yoksa gerçek bir evlilik için mi çekildiğine karar veremiyorum. Gelinimiz manken gibi maşallah. Fotoğraflar benden, karar sizden!


 

 




Gelin alayından enteresan gelen bir şey daha, bazı hanımların ya da beylerin bizde sünnet çocuklarının taktığı, aşağıdaki resimde görülen şeridi takmaları. Sağdıç olduklarını gösteren bir işaret olsa gerek. Bilen varsa ne olduğunu paylaşırsa süper olur.


İşte güzel bir lumizin daha...


Veeee günün en sade gelin ve damadı karşınızda...




Aşağıya inip çekimlere biraz da aşağıdan devam ediyorum





Tekrar köprünün üstündeyim. Tam zamanında çünkü şimdiye kadar gördüklerimin en güzeli geçiyor. Resmi büyütürseniz sanırım neden böyle söylediğim daha açık hale gelecektir.



İşte bu kapının burada bir şeyler dönüyor, yani sanırım içeride düğün töreni yapılıyor. Az önce aşağıda olma sebebim de bu kapıydı zaten. Buraya insanların girip çıktığını görünce, ne oluyor diye bir arazi araştırması yaptım ama sonuç alamadım. Olabilecek her türlü ihtimali değerlendirip, deneyip davetiyesiz girilemeyeceğine kanaat getirdim. Eğer nikahları da vaftiz yapan papaz kıyıyorsa, zaten mimliyim bu sefer kesin yaka paça atılırım dışarı deyip fazla şansımı zorlamıyor, köprüdeki yerimde paşa paşa işime devam ediyorum.



Şimdi de uzakdoğulu bir aile...




Fotoğrafçının burada nasıl ve neden bu pozu verdirdiğini hiç anlayamadım. Bruce Lee tarzı mı yoksa? Olmalı, bir anlamı mutlaka olmalı!


İşte fotoğrafçının bir başka yaratıcı pozu daha...



İşte günün en çıtır ve sempatik ve bir o kadar da mütevazi çifti... Çok tatlısınız, mutlu olun emi. İnşallahhh !!!



Bu tekne de neyin nesi ve bu arabadaki balonlar? Çözemiyor, sabırla bekliyorum.

  

Ne enteresan bir tekne bu böyle! Sanki bir vatostan ilham alınmış da tasarlanmış gibi...





Kuğu gibiler maşallah...




 




Çok sevgili sempatik çiftim de gittiğine göre buradan ayrılıp bir de bir sonraki köprüyü görmeye karar veriyorum. O köprüden daha önce  "Ya Şundadır Ya Bunda Helvacının Kı-zın-da" yazımda da size bahsetmiş, resimlerini paylaşmıştım. Tretyakov Galerisi'nden Aleksandır Bahçeleri'ne doğru gidilen yolda karşılaştığım, aşıkların anahtarlarını nehire attığı asma kilitli ağaçların olduğu bu köprü, eminim bir çok genç çiftin ziyaret ettiği duraklardan biridir. Haydeeee istikamet adını bilmediğim asma kilitli köprü deyip mekanımdan yavaş yavaş ayrılıyorum.


 Diğer köprüye varana kadar yolda bir gelin, bir sokak şarkıcısı ve bir kaç güzel bina görüyor ve bunları da çekmeden edemiyorum..




  

Alexander House


Bir Banka Binası


İtalyan Büyükelçiliği


İsmi lazım değil bir bina çünkü bilmiyorum



Kışın buz tutan nehirleri yazın böyle görmek çok hoş.


 İşte artık asma kilitli köprüdeyim. Tam tahmin ettiğim gibi burası da genç çiftlerle dolu. Daha dakika bir gol bir, köprünün girişinde bir damat, gelin kızımızı kucağında taşıyor. Ne yazık ki ben buna yetişemiyor, yere koyduğu anı yakalıyorum.


İşte bir kısmının üzerine isimlerini ya da başharflerini oje ya da başla bir boya ile yazıp anahtarını da nehre attıkları asma kilitli ağaçlar. Aşıklar bunu yaparak aşklarının sonsuza kadar yaşayacağına inanıyor.







Heykeltraş Mihail Chemiakin (Михаи́л Михайлович Шемя́кин)'in "The children - Victims of adult vices" adlı 2001 yılında yaptığı, Bolotnaya Meydanı'ndaki (Болотная площадь) bu parkta sergilenen, yetişkinlerin alkol, uyuşturucu, cinsel taciz gibi konularda çocuklara yaptığı kötülükleri sembolize eden çalışması çok çarpıcı. Uzunca bir süre başında kalıyor ve heykelleri tek tek inceliyorum.






Gelinler, gelinler, gelinler...






Limuzinler, limuzinler, limuzinler...









 


Eee artık yoruluyorum ve eşimin işten dönüş saati yaklaşıyor. Günün son gelininin ve arabasının resmini çekiyorum.


  

Neye niyet, neye kısmet diyebileceğim bir günü; mutlu insanların arasında, mutlu bir şekilde geçirip, karşılaştığım çiftlerin ve tüm yeni evlilerin ömürleri boyunca bugünkü sevgi ve bağlılıklarını koruyabilmeleri ve birbirlerine karşı hep dürüst kalabilmeleri için dua ederek, elimde Madagaskar yemeklerim ve yorgun bacaklarım ile daha önce hep merak ettiğim yurtdışındaki gelinleri ve düğünlerini benim gibi merak edenler varsa onlara ulaştırabilecek olmanın mutluluğuyla yuvamın yolunu tutuyorum. 


Unutmadan çifterin düğün pastası da benden olsun.

7 yorum:

Nesibe dedi ki...

çok eğlenceli resimler, süperrr, eğlendim gerçekten..

fatih dedi ki...

gercekten dolu dolu cok guzel bir yazi olmus ellerine saglik canim bu kadar fotografi cekmek kolay olmasa gerek cok iyi yakalamissin

Unknown dedi ki...

vKendi düğünümde limuzin kullanmaya karar verdim.Teşekkürle Ayşe ufkumu açtın :))) Senide nedimemem yapacağım inş :))

Sevilay dedi ki...

Gerçekten çok ilgi çekici ve güzel resimler.Fotoğrafçıyla bereber çekimler yapmak ne kadar mantıklı rütinin dışına çıkarak daha güzel ve özel resimler kaydedilebilir.Çok eğlendim incelerken...:))

Ayşe Gençer Memiş dedi ki...

Süper, sayende şu limuzine ayak basacağım desene!!! Ben şimdiden alayım o zaman şu boyuna geçirilen şeritlerden. Bak fotoğrafçın da hazır. Tek eksiğimiz damat :)))

Erdinivgin dedi ki...

Gerçekten de ilginç bir yazı olmuş.

Moskovada bulunduğum sürede ne kadar da çok gösteriş meraklısı Rus zengin bulunuyor diye düşünürken bu limuzinlerin gelin arabası olduğunu keşfettiğimde şaşırmıştım.

Ayşe Gençer Memiş dedi ki...

Sevgili Erdinivgin,

Öyle sanıyorum ki bu dünyanın herhangi bir şehrinde yaşayacağımız bir tecrübe değil.
Sayelerinde görmediğimiz çeşidi kalmadı sanırım!!!
Müteşekkirim :)))