Fili Park Eteklerini Arşınlıyoruz

 Thanks to Phoebe Taplin for this trip

Phoebe liderliğindeki gezimiz için metronun açık mavi hat üzerinde bulunan Pionerskaya Metro durağında buluşuyoruz. Yağan yağmurda yürümek insanların gözünü korkutmuş olsa gerek ki bugün sadece dört kişiyiz. Trenin ön kısmı tarafından çıkıyoruz istasyon dışına ve Malaya Filyovskaya Caddesi yönünde yürüyoruz. Bu caddeye varınca sola dönüyor ve karşıya geçiyoruz. Biraz yürüdükten sonra ilk aradan giriyoruz. Yolun sonunda Kuntsevo Kilisesi'ni  (Церковь Знамения в Кунцево) görüyoruz. 20.yy'ın başlarında yapılan bu kilise, 1932'de askeri spor kulübüne dönüştürülmüş. 1991 yılında tekrar ibadete açılmış. Şu anda kilise, çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile federal önem taşıyan tarihi ve kültürel miraslar listesine alınmış. Kilise iyi hoş da bu kiliseye girmemle benim için alacakaranlık kuşağı başlıyor.





Kiliseye girdiğimde küçük olan salonda yaklaşık 10 kişi ayakta duruyor öylece. Sonra tam ortada bir kutu mu desem kaide mi desem bir kütle duruyor. Kiliselerde böyle şeylere rastlıyorum zaman zaman ama onlar genellikle ortada değil, bir kenarda duruyor. Üzeri cam oluyor ve içinde rahiplerin kıyafeti mi yoksa kutsal kumaşlar mı artık neyse sergileniyor. İnsanlar eğilip o camı öpüyor ve istavroz çıkarıyorlar önünde. Sorduğum katolik arkadaşlarımdan birkaçı onun dini açıdan önemli birinin mezarı olabileceğini söylemişti. Ama bu kenarda değil öylece ortada duruyordu. Biraz daha yaklaşınca üstünün açık olduğunu ve içinde birinin yattığını görüyorum. Işık hızı ile geri dönüp katolik arkadaşlarıma onun mumya olup olmadığını soruyorum. Korkudan mıdır nedir saflığım tutuyor sanırım. Meğer o gerçek bir ölüymüş ve olay da o merhumun cenaze töreniymiş. Allahtan saf saf gidip başına bakmamışım da temkinli yaklaşmışım. Sadece yüzünün bembeyaz ve muhtemelen ufak tefek, yaşlı biri olduğunu anlayacak kadar anlık görüyorum. İnsanlar da herhalde çocukluklarından beri alışmış olduklarından, böyle cenazelerde ölü gördüklerinden korkmuyorlar galiba. Bir de bizim halkımız daha duygusal olduğundan mıdır bilmem, yakınımızın öyle gözümüzün önünde cansız bedenini görmeye dayanamaz ağlamaktan helak oluruz. Ama şahit olduğum cenazede insanlardan orada bir cenaze olduğunu anlamanız pek münkün değil. Sadece kilisede bulunuyor olmanın gerektirdiği sessiz bir saygı olarak yorumlabilir duruşları benim nazarımda. Allah rahmet eylesin deyip oyalanmadan hemen çıkıyorum kiliseden.


Kilise zaten caddenin hemen köşesinde duruyor. Kiliseden çıkıp vardığımız caddede hemen karşıya geçiyor ve aşağıdaki resimde gördüğünüz aradan ormana giriyoruz.


Bu yolun devamında şu anda kullanılmayan ama çok eski olduğu belli olan bir konağa rastlıyoruz. Konağın sol tarafından geçip yürümeye devam ediyoruz.


Bu yol ayrımında soldan devam ediyoruz.


Veeee yağan yağmur altında buradan da biri düşse ne fena olur demeden düşüyor ve bir kaç başamak kayıyorum. Basamakların ucundaki ıslak demir, ağzı açık ayrancı delisi gibi resim çeken benim için bir tuzak oluyor. Neyse ki biraz acı dışında bir hasar yok. Yani tam yol geziye devam! 


Bu noktadan Moskova Nehri'ne varıyoruz ve gezimiz nehir kenarından devam ediyor.










Nehrin üzerinden geçen köprüye varıncaya kadar yürüyüp köprüye varmadan hemen önce soldaki merdivenlerden yukarı çıkıyoruz. Solda dinlenmek ve bir şeyler içmek için bir kafe buluyoruz ama ne yazık ki henüz açılmadığından hevesimiz kursağımızda kalıyor.


Karşıya geçip başka bir ormanın içine girmek için sağa dönüp yan yoldan yürüyoruz.



İşte bu tabelaya varınca hemen önündeki aradan giriyoruz.







Kuşlar için yapılmış evler gerçekten çok sevimliler. Hani Türk filmlerinde kurulan, pembe panjurlu ev hayali vardır ya bu da onların kuşlara karşılık gelen versiyonu gibi geliyor görünce.


Yolumuzu tamamladığımızda kutsal su ile karşılaşıyoruz. Çeşmenin başında Rusça açıklama var. Oraya gidip bu açıklamayı okuyan biri varsa niçin kutsal olduğunu bizimle paylaşırsa çok sevinirim. Bu arada elimi yıkayıp berrak akan bu sudan ben de içiyorum. Çok yumuşak, mis gibi. Tam da deyimdeki gibi: Bir içim su!



Çeşmenin karşısından gördüğünüz tabelanın solundan tepeye tırmanmaya başlıyoruz. Yine bu da yazılarımı takip ediyorsanız alıştığınız üzere Moskova'daki ender yüksekliklerden biri.





Tepede bir kilise var yine. Neredeyse bu geziler sayesinde Moskova'da ayak basılmadık kilise bırakmayacağım gibi gözüküyor.


Her kubbenin başındaki hatlar bu kilisedeki gibi olmuyor. Bunlar çok daha süslü ve çekici.



Yine açık kapıdan içini görüntülemeye çalışıyorum.



Epey yüksek bir nokta olduğundan panaromik bir manzara sunuyor ziyaretçilerine.





  

Kiliseden çıkıp önündeki yolu takip edip yürüdüğümüz zaman parkın çıkışına varıyoruz. Parkın çıkışının karşısında, koyu mavi hatta bulunan Krylatsko (Крылатское) istasyonuna varıp evimin yolunu tutuyorum.


Kaynaklar:



Hiç yorum yok: