İzmailov Pazarı ve Yağmur Altında İzmailov Parkı

Thanks to my husband for this trip :)))




Bu pazar, gezi planımız eşim tarafından yapılıyor, çok da iyi oluyor. Daha önce hafta içi gittiğim için çoğu standın boş olduğu, fazla hareketin olmadığı İzmailov pazarını kanlı canlı, tam modunda görme olanağını yakalıyorum. Pazar, Moskova eşrafından Azeri asıllı dolar  milyarderi Telman İsmailov'a ait. Aynı zamanda  açılışını Hollywood yıldızları ile (Sharon Stone, Richard Gere, Paris Hilton...) süslediği Antalya'daki gecelik konaklama ücreti  475 ile 19.000 dolar arasında değişen yedi yıldızlı Mardan Palas'ın da sahibi olur kendileri. Zenginin malı züğürdün parmaklarını daha fazla yormasın diyelim ve varı verelim pazara...
Koyu mavi hatta bulunan Partizanskaya (Партизанская) metro istasyonundan çıkınca sağa doğru yuruyup bir de kalabalığı takip ederseniz, elinizle koymuş gibi bulursunuz pazarı. Pazarin girisine kadar yurudugumuz yolda, değişik mimarileri ile göze çarpan binalar görüyoruz.




Resimlerden de belli olacaği üzere burası, Rus el sanatlarının her türlü çeşidini bulabileceğiniz, bana Istanbul'da Mahmutpaşa' yi, Ankara'da Maltepe Pazarı'nı anımsatan bir açık hava pazarı. Ne yok ki! Tabi ki ilk olarak matruşkaları söylemeliyim, boyanmış ahşap yumurtalar, şallar, ahşap kakmalar, Gjel porselenleri, kehribardan yapılmış takılar, Palekh kutuları, dokuma ürünleri, geleneksel kıyafetler, kürkler, kalpaklar, eski Sovyet şapkaları, madalyaları, madeni paraları, pullar, bayraklar, semaverler, kitaplar, resimler, kilimler, halılar... Kısacası Rus kültürüne ait ne varsa burada. Giriş ücreti 10 Ruble (yaklasik 50 Krs.). Fiyatlar makul. Evimiz icin bize Rusya'yi hatirlatacak birkac parca sus esyasini bizde buradan aldik. Çok olmasa da Türki satıcılar da olduğundan Türkçe konuşan satıcılarla da karşılaşabiliyorsunuz.  Hiçbir sey almasaniz dahi gezmesi bile zevkli. Hem de Rus el sanatlarini tanimak adina oldukça iyi bir firsat! Serveti parmagimi yoran Selman Bey burayla epey uğrasmis; hediyelik esyalari bulabileceginiz bir yer olmasının yanında,  eski geleneksel ahsap Rus yapilari temali dekorasyonu ile tarihi dokusu da olan  turistik bir atmosfer de yaratmis.











Pazarın sonundaki merdivenlerden çıkınca ürün çeşidi biraz değişiyor. Eski (ya da eskitilmiş) halılar, kilimler, tablolar, kitaplar daha sakin olan üst tarafta.
 

 

Moskova'da olmasından hayli şasirdiğim iki şeyden biri ile karşılaşiyorum pazarda. Erzurum'da neredeyse her ailenin sahip olduğu, çay keyfinin baştacı Semaver. Daha önce gezdiğim müze evlerde karşılaşmıştım, şimdi de pazarda. Mangal kültürü fazla olan Ruslar, mangala semaverde çay keyfi ile devam ediyorlar olsa gerek. Diğeri ise maydanoz kadar yaygın olan aş otu. Eminim siz de diyeceksiniz o ne ki diye! Kisnis dersem bazınız tanıyacak. Ama tohumu degil, maydanozla ayirt etmek icin bazen koklama ihtiyaci duydugum memleketim Erzurum'un ayran asi corbasinin yeşil yapraklı basrol oyuncusu. Onu istanbul'da bile bulmak neredeyse imkansızken burada karşılaşmak çok şaşırtmıştı beni ilk karsılaşmamızda. Annem, Erzurum yerine Moskova'dan tedarik ediyor artik köyümün çorbalık aş otunu.


Iste bunlar da Moskova'da cok yaygin olan "Şaşlık". Şaşlık şiş anlamına geliyor. Parçalar bizim şiş kebaptaki parçalardan epey büyük oluyor ve mangalda yapılıyor. Yazın bir çok parkta efil efil geliyor açıkta yapıp satılan şaşlıkların kokusu. Neredeyse bir yıldır buradayim ama bende bugüne kadar yeme isteği uyandırmadığını da söylemeliyim.


Pazardan çıkıp Ismailov Parki'na (Измайловский парк ) gidiyoruz. 1950'lere kadar Stalin Park olarak bilinen bu park, özel doğa koruma alını statüsünde olup yaklaşık 1500 hektarlık arazisiyle Moskova'nın en büyük parklarından biri. Aşağıda gördüğünüz parkın şemasında sol üstte gördüğünüz metro istasyonu, başta da adını verdiğim Partisanskaya . İşin en güzel tarafı da  bir de bunun geri dönüşü var diyip yürüyüşünüzü bir yerde kesip parkın içinden geri dönmek zorunda olmamanız.  Yine şemanın sol alt köşesinde gördüğünüz parkın çıkışındaki Şosse Entuziastov (Шоссе Энтузиастов) istasyonunu kullanarak geri dönebilmek süper.

 


Pazara daha önce de gelmistim ama parka bugün ilk kez geliyorum. Çok şey kaçırmısım. Keşke buraya gelmişken bu güzel, bariş, huzur dolu, sakin (o gun biraz yağmurluydu acaba ondan mı sakindi acaba!)parkı es geçmeseymişim. Siz park dediğime bakmayin benim. Adı park diye park diyorum ben de, yoksa basbaya orman burası.


Parkta sadece doğa yürüyüşü yapmakla kalmayıp çocuğunuz varsa onun bu gezisine eğlence de katabilirsiniz. İşte çocuk lunaparkının bir şeması!




Şu orman içi yürüyüşlerden sonra göllerle (aslında bunların bir kısmı, burada olduğu gibi gölet) karşılasmaya bayılıyorum. Bu gölet hareketli. İsteseniz deniz bisikleti, sandal gibi deniz taşıtlarından birini kiralayıp şöyle bir gölet sefasi yapabilirsiniz.



Ufak ufak çiseleyen yağmur altında, burnuna gelen toprak ve çim kokusu ile dolaşmanin da ayrı bir tadı var.





İkinci dünya savaşı anısına yapılan bir anıt.






Yağmur altında çıkışa doğru yaptığımız yürüyüşümüzün sonlarında yanımızdan devriye gezen atlı polisler  geçiyor ve biz ıslanmanın da tadını çıkararak (en azından ben)  belki bedenimizi bir parça yoran ama beynimizi dinlendiren gezimizi Şosse Entuziastov metro durağına varmamızla tamamlıyoruz.





Hiç yorum yok: