Mısır Büyükelçiliği'nde Lokmalı Bir Vatan Esintisi

شكرا جزيلا للمنظمة أن


Moskova Uluslararası Kadınlar Derneği'nin  (IWC Moscow) Ekim ayı toplantısına Mısır Büyükelçisi'nin eşi ev sahipliği yapıyor ve ben ne zaman bu toplantıya dair bir şey okusam ya da gideceğim aklıma gelse ağzıma çocukluktan bir şarkıdır ki yapışıyor ve gitmiyor.

Biz eskiden kral idik Mısır'da 
Şimdi de kaldık eski bir hasırda
Şu suları kaynatalım
Ayşe'yi de oynatalım
Sen oyna Ayşe sen oyna
Sen oyna Ayşe sen oyna


Bu toplantıyı, Afrika'nın en kalabalık ikinci ülkesi olan Mısır'ı biraz daha tanımak için iyi bir fırsat olarak görüp kaçırmıyor, cami yapılmadan kapıyı alıyorum. İyi de yapıyorum çünkü bir Akdeniz ülkesi olan Mısır'ın kendi kültürümüze yakın bir kültür olduğuna böylelikle kendi gözlerimle şahit oluyorum. 






Yağmurlu bir gündeki bu toplantının yapılacağı adresi Google Map yardımıyla elimle koymuş gibi buluyorum.


İlk olarak girişte açılan masada 2010-2011 sezonu için üyeliğimi yenilemem gerekiyor. Daha önce IWC'nin internet sayfasından doldurduğum üyelik formuna ilaveten bir de vesikalık fotoğrafımı ve 2.200 Ruble (yaklaşık 110 Lira) ödüyor ve üyeliğimi yeniliyorum. 


Mısır'ın yerel kıyafetlerini giyen organizasyon komitesi karşılıyor kapıda ve içlerinden bir bayan beğenimi duyunca bu kıyafetleri giyme fikrini Türk Büyükelçiliği'nde yapılan toplantıdan aldıklarını söylüyor. Henüz üye olmadığım için gidemediğim o toplantıya dair bir çok kişiden, özellikle ve genellikle  iğne oyalı yazmalar hakkında bir çok şey duydum. Gördüm ki o iğne oyalı yazmaları takma fikri gerçekten çok iyimiş. Bu konuda konuştuğum bayanların hemen hepsi bu yazmalara, uçlarındaki oyaların anlamları olduğuna değindi ve bir kaç tanesi Türkiye'ye gittiklerinde ilgilerini çeken bu yazmalardan aldıklarını söyledi. Bunlardan biriyle de (Japon bir bayan)  bugün karşılaşıyor, çok duyduğum için artık şaşırmıyorum. Yerel kıyafetler içinde yapılan "Hoşgeldiniz" konuşmasının ardından çekiliş hatırlatılıyor. Ben de geliri yardım derneklerine gönderilen bu çekilişlerden birinde birinin Küba tatili kazandığını hatırlayıp şansımı deniyor ve bir bilet alıyorum.


İnsanlar bir yandan tanışıp kaynaşırken, tanış olanlar karşılaşıp konuşurken diğer bir odada da Mısır ile ilgili tanıtım filmi gösteriliyor. Etrafta bulunan Mısır hakkındaki broşürler, kartlar da bu tanıtımın bir parçası.



Bu salonda yüksek sesle Mezdeke tarzı Mısır müzikleri çalıyor. Moskova'da bu müzikleri duymak çok değişik geliyor, hoşuma gidiyor,  belim içten içe bir sağa bir sola sallanıyor. Neredeyse oynayacağım...


Valla öyle sadece gezip gördüğümü değil bu sefer af buyurursanız yediğimi de anlatacağım.  Uzun zamandır yiyemeyip özlediğim pastırmaları bir bir götürüyorum. Tadı bizimkiyle aynı. Yani çok güzel :))) Bu arada bir şeyleri yerken çekici gelmesi ya da gelmemesi olayının, büyük ölçüde psikolojik olduğunu yaşayarak ayrımsıyorum. Neden mi bahsediyorum. Yemeğe başlamadan önce masanın etrafında dolaşıp fotoğrafları alırken gözüme çarpan bu yiyecekler (özellikle pastırma), eşi Mısır Büyükelçiliği'nde çalışan arkadaşıma (en alttaki fotoğrafta beraber görünüyoruz)  hepsinin helal olduğunu doğrulattıktan sonra, daha da bir çekici gözüküyor gözüme ve acaba içinde ne var diye düşünüp ağzımda büyümeden her biri doğrudan mideme yollanıyor.



Bu organizasyonda emeği geçen herkese sadece yemekleri ile değil, misafirperverlikleri, müzikleri, barkovizyondan gösterilen camisi, el sanatları gibi ortak bir çok kültürel değeriyle bana vatan esintisi gibi gelen, kendimi bir parça olsun evimde issettiren keyifli bir kaç saat yaşattıkları ve  planımıza aldığımız Mısır gezisini gerçekleştirme isteğimi perçinleştirdikleri için çok teşekkür ederim.



Hiç yorum yok: