Köşe Bucak Krasnopresnenskaya

Bu Gezi İçin Phoebe Taplin'e Teşekkürler



Pazar yürüyüşümüz için bu hafta adını bir çırpıda takılmadan akıldan söyleyebilmek için  bir süre çalışmam gereken devrim hareketlerinin şahitlerinden biri olan Krasnopresnenskaya bölgesini seçiyoruz. Bu hafta da yine Moscow New's eski yazarlarından Phoebe Taplin'in rotasını referans olarak alıyoruz. Harita üzerindeki yürüyüş planımız yazının sonunda yer alıyor. Yürüyüşün başlangıç noktası metroda kahverengi hatta bulunan Krasnopresnenskaya istasyonu. 



Adının başındaki Krasnaya (kırmızı) kelimesini yıllar önce 1905 devriminde, çarın askerlerinin işçilerle giriştikleri mücadele sırasında alan bölge, hem bu olayları hem de Ekim 1993'de Boris Yeltsin'in parlementoyu fesh etme döneminde çıkan olayları, o günlerin anısına yapılan anıtlarla bizlere gösteriyor. Onlardan biri Krasnaya Presnya Caddesi'nde bulunan yürüyüşümüzün başlangıç noktası olan Krasnopresnenskaya istasyonu. 1954 yılında açılan bu istasyona adı 1905 devriminin onuruna  verilmiş. Platform duvarlarında yer alan rölyeflerin temasında yine 1905 ve 1917 devrimlerinde çıkan olaylar konu edilmiş. Daha önce istasyonun kuzey ucunda Lenin ve Stalin'in heykelleri konuşmuş ama sonra diğer istasyona aktarma koridoru yapıldığından bu heykeller kaldırılmış.  Metro önündeki heykel ise halk milislerinin bir üyesi olan Druzhinnik'in heykeliymiş.




Metrodan çıkıp hemen sağ tarafından küçük dükkanların arasından geçip düz yürüyoruz. İşte o dükkanlardan biri, bir krepçi. Rusların ifadesiyle bir "Blini"ci!


Bu arada metrodan çıkışta görülen ve yürüdükçe farklı açılardan tekrar karşınıza çıkan Stalin'in yaptırdığı devasa yedi kız kardeşten biri bu noktada görüş alanımızda. 160 metre yüksekliğindeki bu yapı, 1948-1954 yılları arasında yapılmış, konut ve ofis olarak kullanılıyormuş. Altında uygun fiyatta yemeklerin sunulduğu gösterişli dekorasyonu ile bir restoran var. Yemekleri pek parlak değil bana göre ama atmosferde bulunmak adına bir çay molası için hiç fena bir alternatif değil.


Yolun karşısına geçip Druzhinnikovskaya Caddesi boyunca yürüyor, stadyum kapılarının yakınında devrim sırasında çıkan olayların anısına yapılmış aşağıdaki anıt ile karşılaşıyoruz. Burada o günlere ait gazete küpürleri, fotoğraflar sergileniyor.




Üzülerek şaşırdığım şey, bunların burada korunabiliyor olması. Biz nasıl bir şehirde yaşıyoruz ki yırtılıp atılması bir el atmaya bakan bu gazeteleri, resimleri  insanların koruyabildiklerini görmek beni  hayrete düşürüyor. İstanbul'da başında polis beklemese böyle bir şeyi en fazla kaç gün koruyabiliriz emin değilim. Sadece siyasi sebeplerden değil, olaylar hakkında hiç fikri olmayan kişiler bile sırf bıyık, kaş, göz çizmek için hiç geç kalmazlar gibi geliyor. Çok üzücü. Burada panodakilere yapılan tek müdahale sağ üst köşede görebileceğiniz Stalin'in yüzünün çiziktirilmesi olmuş. 




Bu metronun diğer çıkışının adı Barikad-naya. O çıkışın isminde de burada anıtlaştırılan barikatların bir ilgisi olabilir mi?




Ve ne denir buna acaba tapınak mı? İşte anıtın hemen yanında bulunan küçük bir tapınak.



Devrim anıtlarını gördükten sonra sağa dönüp Kapranova Sokağı (пер. Капранова)'na giriyoruz. 


Parkı solumuza alıp ona paralel sokağın sonuna kadar yürüyor ve yolun yönlendirmesi ile sağa dönüyoruz. Daha sonra bir sol bir sağ yapıp Maly Predtechensky Sokağı(Предтеченский М. пер)'na varıyoruz. Buraya geliş amacımız, içeride yapılan ayin aşağı mahalleden duyulan 17.y.y. da ahşap olup 18.y.y. da taşa dönüştürülen Rojdestva İonna Predtiçi Kilisesi (Храм Рождества Иоанна Предтечи, Church of the Nativity of John the Baptist). Kilisede yapılan ayinin sesi dışarıya verildiğinden merak edip giriyoruz içeri. Bu ayin şimdiye kadar rastladıklarımın en ilginci oluyor benim için. Epey kalabalık!  Din görevlileri, cemaat ... Din görevlilerinden biri diğerlerinin saygısını oldukça alıyor. Yaşları orta yaşın üzerinde olup kıyafetleri daha süslü olanlar ve ergenlikten neredeyse yeni çıkmış, oldukça genç delikanlılar da yere kadar uzanan sade kıyafetleri ile o çok saygı gösterilen liderleri olan yani papaza eşlik ediyor.  Elinde o tütsü bulunan fenerle cemaati kutsarken cemaate de göz gezdiren görevli, o en çok saygıyı alan. İlahiler bir yandan söylenirken o da etrafındaki diğer din adamları ile salonu baştan başa dolaşıyor ve o yürüdükçe insanlar ona doğru dönüyor. Tur tamamlanıp başa döndüklerinde rahip ortadaki platformun üzerine çıktığında elindeki tütsü eli öpülerek alınıyor diğer bir kaç din adamı da cemaati kutsayan rahibin elini öpüyor. Bu arada kilisenin içi özellikle ikonatise giderkenki kemerin üzerindeki mum ışıklarında parıl parıl parlayan çoğu altın yaldızlı renkli mozaikler çok etkileyici. E bu kadar seyir yeter deyip nonstop kelime- i tevhid okuduğum kiliseden çıkıyorum. 




Kilisenin karşı sokağına girip Krasnaya Presnaya Müzesi (Историко-мемориальный музей "Пресня")'ne geliyoruz. Saat itibariyle kapalı olduğundan içeri giremediğimiz bu müze salıdan pazara 10:00-17:00 saatleri arasında açık olup giriş ücreti  50 Rub'miş..



Bu bina ise zarafet kontenjanından giriyor bu yazıya.


Bu süslü bina 1904 yılında Piskopos Koleji olarak inşa edilmiş.


Aynı sokakta süslü binanın hemen karşısındaki bu bina 1902'de yoksullar sığınağı olarak inşa edilmiş.


Piskopos Koleji'nin yanındaki bu bina ise Rusya'nın Hidrometeorolojik Merkezi olarak kullanılıyormuş ve burada yer alma nedeni girişteki kozmonotların resmedildiği mozaik çalışması.


Kalan son buz sarkıtları...


Bu binaları geçince sola dönüp Sr. Trehgorniy Sokağı(пер. Ср. Трехгорный)'na giriyoruz ve yokuşun başında Aziz Nikolas Kilisesi (Храм Святителя Николая на трёх горах, St. Nicholas Church)  ile karşılaşıyoruz. 18.yyda inşa edilen bu kilise çeşitli kereler yeniden inşa edilmiş.  


Moskova'da görmeye alıştığımızdan farklı olarak süssüz ve renksiz olan bina, kilisenin hemen karşısında.




Ne olduklarını anlayana kadar akla karayı seçtiğimiz garajlar. 


Yokuştan aşağı inip Roçdelskaya Caddesi (ул. Рочдельская)'e vardığımızda karşımızda gördüğümüz bu büyük sarı bina ise Trekhgornaya Fabrikası. Prokhorov Ailesi tarafıdan kurulan bu fabrika, 1799 yılından beri faaliyetteymiş.


Fabrikanın giriş katındaki bu satış mağazasının ürün yelpazesi çok geniş. Fiyatları normal seviyelerde denebilir.





Fabrikanın diğer açıdan uzaktan görünüşü.


Ve burada geçirdiğim bir buçuk yıla rağmen görmeye alışamadığım, taktığım sıcak su boruları...


Bir başka ilginç detay ise bugüne ait genelde Murat 124'e benzeyen nedendir bilmem birilerinin Ciguli dediği taksilerden farklı olarak bu Mercedes'in taksi olarak kullanılması.


Manifaturacının karşı sokağındaki sokağın girişi çalışma nedeni ile kapatıldığından U dönüşü yapamıyor geldiğimiz  Sr. Trehgorniy Sokağı'na geri dönüyoruz. Bu sokağı çıkarken sağdaki  Novovagankovskiy Sokağı(пер. Нововаганьковский )'na dönüyoruz.


Numara 5'teki bu sarı bina üniversitenin esi rasathanesiymiş.



Aynı sokağı düz devam edip yolun sonundaki bu reklamların olduğu kapıdan giriyor ve otoparkı geçip yürüyüşümüzün başında görmüş olduğumuz çocuk parkına arka kapıdan girmiş oluyoruz.


Yazın çok güzel olacağından emin olduğum bu park, çocukların ilgisini çekecek çeşitli heykellere sahip. Kiminin köşesinin, kenarının karlar arasından görüldüğüne bakarsak daha nicesi de karlar altında saklı kalmış olmalı. Yazın çiçek bahçesine döndüğünü duyduğum bu parka köpek sokmak yasak. O halde bu park tam da tırsak Ayşe'ye göre desenize!








İstanbul'da bir çocuk parkına böyle bir şey yapsalar ne laf olur, altında neler aranır kimbilir! Moskova'nın önyargılardan uzak bu haline imrenmiyor değilim doğrusu!



Moskova'nın Beyaz Sarayı( Белый дом, Russia's House of Government) denilen bu bina, 1965-1981 yılları arasında inşa edilmiş. 1993 yılındaki siyasal krizde bombalanmış. İşte enteresan bir bilgi, bina gördüğü bu zarardan sonra üzerindeki siyah yanık izleri ile ünlü olmuş, öyle ki yeni evli çiftlerin gelip önünde resim çektirmeleri gelenek olmuş. Ayrıca bina, yedinci Polis Akademisi filminde gösterilmiş. Daha sonra yenilenmiş. Bu arada binanın yıkık dökük fotoğrafları yukarıdaki gazete küpürlerinde görülebilir.





Bugün uzatmak bir yana Phoebe'nin rotasını tamamlayamıyor hazır metronun kenarına gelmişken dersten kaçan öğrenciler gibi kısa kesip yemek yemeye tüyüyoruz.


Bu arada bu semtte benim  ilgi alanıma en çok giren şey olan biri ilki Moskova'ya geldiğimin üçüncü günü olmak üzere iki kere gittiğim hayvanat bahçesi var. Kesinlikle süper! Gez, gez, gez bitiremediğim, takat kalmayan dizlerime rağmen aklım kalmasın diye yarıda bırakamadığım ve bu yüzden lütfen daha fazla hayvan olmasın diye ümit ettiğim bu hayvanat bahçesine havalar biraz daha ısınsın, tekrar gideceğim.





Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Köşe Bucak Krasnopresnenskaya


Kaynaklar:
http://www.sras.org/moscow_seven_sisters





Hiç yorum yok: