Ayşe'nin Gazetesi Asya Pasifik Kadınlar Grubu Kermesi'nden Bildiriyor


IWC (Uluslararası Kadınlar Derneği) ile tanışmama vesile olan ve uluslararası yapılan Kış Kermesi'den sonra şimdi de Asya Pasifik Kadınlar Moskova Grubu'nun (Asia Pacific Women's Group Moscow) yetim çocuklar yararına düzenlediği bir kermes olduğunu öğreniyor ve bu organizasyona balıklama atlıyorum. Geçen sefer yaptığım hatayı yapmıyor, stantlardaki ürünler eksilmeden, yemekler tükenmeden ve gösteriler bitmeden, cami yapılmadan kör kapıyı aldı misali bir arkadaşımla açılış saatinde dayanıyorum kermesin yapılacağı Radisson'un kapısına.  100 Ruble (yaklaşık 5 TL) giriş ücreti karşılığında hooop kermesteyim. Stantları dolaşmaya başlıyorum. Kimler yok ki! Endonezya, Japonya, Çin, Filipinler, Vietnam, Kore, Tayland, Malezya, Singapur, Hindistan, Sri Lanka, Laos, Nepal, Bangleadeş...





Kermesin ilk rengi, 2009 yılında çocuklu hanımlar arasında yapılan bir güzellik yarışmasının birincisi Nadya Zamolodskaya oluyor. Aslında kermeste onun genç kızlar arasında yapılan "Miss Russia" güzellik yarışması birincisi olduğunu sanıp biraz şaşırıyorum ama sonradan yaptığım araştırmada işin aslını öğrenince (on yaşında bir oğlu varmış) durumu kavrıyorum.


Şimdi biraz ülkelerin stantlarına bakalım. İlk resim Hindistan stantından. Burada Sahaja Yoga Grubundaki kişilerle ve turkuaz renkli sarisi ile Sahaja Yoga eğitmeni ile karşılaşıyorum. Diğer ülkelerin geleneksel kıyafetlerinden farklı olarak Hintlilerin sarileri günlük yaşamda (Moskova'da bile süpermarketlerde bir kaç kez gördüm) kullanılıyor. İyi de oluyor. Gerçekten çok güzeller çünkü. Canlı renkler, parlak işlemeler harika...



Hindistanı'ın 30 km güneyinde bulunan bu ada ülkesi olan Sri Lanka da Hindistan'dan etkilenmiş sanırım. Kıyafetlerine bakarak bunu anlamak hiç de zor olmuyor. Bu stanttan tam plajlık bir hasır şapka alıyorum. Doğal üründen, elde yapılmış söylediklerine göre.



Filipinler toplam 7.107 adadan oluşuyor ve bu stant da onu temsil ediyor. Çok sempatik bir kitap ayracı ve iki kaşık alıyorum bu stanttan.




Bu stant da bu kermesin yapılış amacı olan Moskova Yetimhanelerine ait. Satılan bazı ürünler orada kalan çocuklar tarafından yapılmış.


Filipinliler süper bir şey yakalamış. Masaj yapıyorlar. Malesef ben yaptıramadım ama aklım da kalmadı değil doğrusu.


Malezya standında olduğu gibi bazı stantlarda büyükelçilerin eşi de bulunuyor. Mavi elbiseli hanım Malezya Büyükelçisi'nin eşi oluyor. Bu stanttan hanımın ısrarlı tavsiyesi üzerine resimde görülen konserve sardalye ve yemeklere konan bir sos alıyorum.




Güne damgasını vuran ülke bana göre Çin oluyor. Stantlar arasında da en renkli stant onlarınki. Bir kere diğer ülkelerin yaptığı gibi ülkelerin isimlerinin A4 kağıtlara yazılıp standın önüne takılması çok saçma. Çünkü kalabalık zaten standın önünü kapattığından o standın hangi ülkeye ait olduğunu anlamak çok zor oluyor. Bir de üstüne kağıdı tutturdukları iğne de çıkmışsa düşünün artık gerisini. Kış pazarında da üzerinde durduğum bu konuya, Çin bir çözüm getirmiş ve her yerden rahatlıkla görülecek düşme, kopma, yırtılma olasılığı olmayan bir bayrakla canavar gibi asmış ismini.  İnsan hangi iş yaparsa yapsın ciddiye alıp yapmalı bence ve Çin bu kermeste gördüm ki işini gerçekten ciddiye alarak yapmış. Tebrikler Çin!



 Laos da kermeste yerini almış.


Filipinler standında da büyükelçisinin eşi duruyor. Bu stanttan ve elçinin eşinden iki tane yastık kılıfı alırken bunu hiç tahmin etmiyorum. Çünkü hanım kendini işine öyle vermiş ki görseniz kırk yıllık esnaf sanarsınız. Bu arada iste bahsettiğim ülke isminin yazılı olduğu kağıdı tutturan iğnelerden biri düşmüş. Ne çirkin görüntü. Ülkenin adı sallanıyor. Kağıtta bile yazsa sağlam, dimdik durmalı ülkenin adı.



Kermese ilgi büyük. Hayli kalabalık. Uluslararası kadınlar derneğinden gelen arkadaşlarımın çoğunu göremiyorum.



Vietnam'ın da kağıdı nerede duruyor. Ben taktım bu ükle isimlerinin yazılı olduğu kağıtlara. Organizasyon komitesinde olsaydım buna bir çözüm getirmek ilk işim olurdu sanırım. Bir diğeri de gerçekten o ülkeyi sembolize edecek, geleneksel ürünlerinin stantlarda yer alması ile ilgili biraz daha hassasiyet gösterilmesi konusunda sorumluları uyarmak olurdu.


Bu hanım da Sanırım Vietnam Büyükelçisi'nin eşi ve yardım kuruluşunda gönüllü çalışıyor. 


Bu halı satıcısı belli bir ülkeyi temsil etmiyor. İran, Hindistan gibi farklı ülkelere ait halıları satıyor.


Dünyada bayrağı dikdörtgen olmayan bir kaç ülkeden biri olan Nepal'in standına gelince gözüm Nepal halısı aramıyor desem yalan olur. Bu arada bu stantta şortları, penyeleri görmekten rahatsız oluyorum. Temelleri 4. yy'a dayanan uzun bir geçmişi olan bu ülkenin hiç mi el sanatı yokmuş bu şortların, penyelerin yerini alacak! Yok amaç sadece bir şeyler satıp yardım toplamaksa o zaman çıkarsınlar ülke isimlerini o zaman da öyle değerlendirelim, öyle kabul edelim. Ama ülke isimleri yazınca insan farklı bir şeyler görmek istiyor.



Bu arada bir de çekiliş var. Uluslararası Kadınlar Derneğinin genel toplantılarından alışkanlıkla burada da 50 Rublelik (yaklaşık 2,5 TL) biletlerden bir tane de ben alıyorum. Hem eğlence hem de kimbilir belki talih bir kere de benim yüzüme güler. Bir keresinde bir hanıma Küba tatili çıktığından beri alıyorum bu biletlerden ya çıkarsa diye. İlk çekiliş Radisson Otel Genel Müdürü tarafından yapılıyor.


Bir diğerini de sevgili güzelimiz Nadya çekiyor. Bu arada o kadar çok hediye var ki mütemadiyen çekiliş yapılıyor. Üç farklı zamanda yapılıyor çekilişler.


Nepal standı biraz günah keçisi oldu ma genel olarak stantlardaki ürünler çoğu zaman çok ilginç gelmiyor. Çoğu bizim Mahmutpaşa'da rastlayabileceğimiz türden. Stantlardaki ürünlerin Çin'den gelmediğinden de pek emin olamıyorum doğrusu. Çin bu durumda olaydan yırtıyor tabi. Çin'den gelmiş bunlar diye çıkışamazsınız ne bekliyordun ki derler adama Çin standından! Ama olsun ben böyle yerlerin muhabbetini seviyorum. Çok da karamsar değil tablo; yine de ilginç şeyler bulunabiliyor. Şimdi sıra yemek stantlarında.Neyseki bunlar orjinal ve kendi ülkelerini temsil ediyor.


Japon standı suşilerle dolu.Yöresel kıyafetleri ile gelip Suşi alan Japonlar'ın dışında her milletten insan kapış kapış alıyor bunları.

 

Ortadaki yeşil yaprakların (yaprak dedim ama her neyse artık) içinde pilav varmış. Çok ilginç gözüküyor ama yeme konusunda çok rahat olmadığım için şansımı deneyemiyorum.


Yemek standında da Çin takdirimi alıyor. Standın arkasına yazmışlar ülkelerinin ismini her yerden görünecek net bir şekilde. Stant da çok düzgün, düzenli, yemeklerin isimleri yazıyor üzerlerinde. Her detayı düşünmüşler. Bir de satanlar geleneksel kıyafet giyseydi tam olacaktı ama o da nazarlık olsun.


Kapış kapış giden suşileri yatiştirmek için harıl harıl çalışıyor aşçılar.


Yemek durağım Bangladeş stantı oluyor. Muska böreği ve demir tepside duran içi sebzeli rulolardan alıyorum. Türk olduğumu duyan stant görevlisi bey buna çok seviniyor, memnuniyetini açıkça belli ediyor ve biz kardeşiz diyor. Nerdeyse sarılacak!!!



Kore stantında da Bangladeş'tekine benzer bir tecrübe yaşıyorum. Kıyafetlerini çok beğendiğimi Koreli hanımlara söylüyorum. Daha önce hiç görmemiştim bu kıyafetleri. İsmi " hanbok " muş. Çok güzeller. Bol gelen etek kısmı, aslında straplez bir elbise gibi. Uzun kollu kısmını hırka gibi üzerine giyiyorlar.  Hamile olunca bir düğüne giderken giysem keşke :) Hanımlara içtenlikle kıyafetlerini çok beğendiğimi söyleyince muhabbet biraz daha ilerliyor. Nereli olduğumu merak ediyorlar ve cevap "Turkey" olarak gelince birden gözleri parlıyor. Çok mutlu oluyorlar ve aynı şekilde bizi çok sevdiklerini dile getiriyorlar. Allah Allah nedir bu Türkiye sevgisi diyorum peş peşe. Türk olmak baya reyting yapıyor bu pazarda. Anlaşılan Asyalılarla aramız gayet iyi. Acaba "I am from Turkey" mi yazsam yakama şöyle kocaman diyorum ya da "Hi! Do you know? I am from Turkey" desem kimle karşılaşsam.



Bu stanttan da yasemin çayı alıyorum.



Kimonolar da çok güzel. Şu kıyafetleri giyip fotoğraf çektirmenin bir yolunu arayayım bir sonraki sefer :)



Ve bu sarilerle de, hanboklarla da... Her şeyle... Yaa ne aç gözüm ya da çok hevesliyim ya  da ne çok meraklıym. Bir de ben bilsem nasıl biriyim.  İçimde kalmasın onu da söyleyim. Bir de balerin kıyafeti giymeyi çok istiyorum.


Masaja ilgi yine büyük. Hatta sıra bile olmuş insanlar.



Yemek stantlarını da gezdikten sonra kaçırdığım bir şey kalmasın diye stantları bir kez daha turluyorum. Huyumda var bu benim indirim zamanı mağazalarda da yaparım aynısını kabinlerden dönen ürünleri kaçırmamak ve ürün atlamamak için. Burada da kaçırdığım bir şey olmadığından emin olunca her yeri bir kaç kez daha turlayıp bir kaç resim daha aldıktan sonra yavaş yavaş çıkışa doğru yöneliyorum. O sırada karşıdan geleneksel kıyafetler giymiş bir grup geliyor. Hayli enerjik ve neşeliler. Böyle grup olarak giyindiklerini görünce aklıma bir performans sergilenebileceği geliyor ve gruptan bunun on beş dakika içinde gerçekleşeceği teyidini alıyorum. Yupppiii!!! Grupla tam zamanında karşılaşmış ve iyi ki ayrılmamışım deyip bu anı bir fotoğrafla sabitliyorum.


O alandaki küçük resim sergisini şöyle bir gezip içeriden gelen müzik sesleri ile performansların başladığını anlıyor ve doğru salona geçiyorum. Bu arada önce sergide gördüğüm ilgimi çeken iki tablo veeee sonra performanslar!


Şimdi sıra işin en renkli kısmı olan performanslarda. İlk ülke Bangladeş. Hindistan'ı andırıyor değil mi?




Ve Çin. Çin'i herkesin huzurunda bir kez daha tebrik ediyorum. İşini en ciddiye alıp hazırlanmış ekip olup güne damgasını vuruyor bugün. Dediğim gibi stantlardan performanslara kadar. Helal Olsun. Tebrikler.
Bu arada orgu çalan hanımın performansına da değinmeden geçemeyeceğim. Nasıl bir istek, nasıl bir heyecan, konsantrasyon! Allah herkese bu kadar severek, eğlenerek yapacağı işler versin.








Ve karşınızda Endonezyaaaaa! Efendim bu arada gösteri malum uzun, kenarda ayakta da seyredilmez ki deyip kendime en önde, en ortada, protokolde bağdaş usulu yer ayarlıyorum. Yerler halı nasıl olsa ne olacak ki!







Aslında Çin kültürüne ait olan "Koto" (琴)  adındaki bu 13 telli çalgı Japonya'da ilgi gördüğünden orayla özdeşleşmiş. Bana biraz bizim kanunu anımsatan bu enstürümanla Japonlar 7.yy' da tanışmış ve 17.yy'a kadar kraliyet ailesi ve saray çevresi çalgısı olarak bilinmiş.  Kermeste dinletinin yanında görsel bir şov olmayınca sanırım insanlar biraz sıkılıyor ve uğultular başlıyor. Şahsen ben çok beğeniyorum bu müziği. Sakin bir Japon kafesinde bir şeyler içerken dinlemek ne de güzel olurdu. Kimbilir bir gün yolumuz düşerse Japonya'ya belki gerçek olur bu dileğim.







İşte şimdi hanboklı Kore'li hanımın gösterisi. Yelpazaler uzakdoğu kültüründe büyük öneme sahip olup onlar için arkadaşlık, saygı ve iyi dileği simgeliyor. Japonlar ise şemsiye tutmanın yaşamın başlangıcının sembolü ve içindeki tellerinin de yaşamın farklı yönlerdeki çıkış yolları olduğuna inanıyorlarmış.



Sahneye çıkmadan önce üç kez istavroz çıkaran Moskova Yetimhanesi'nden bir genç arkadaşın lirik dans gösterisi var sırada. Zor hareketleri başarınca dışarıya taşan mutluluğu belki bu genç kızın gösterisinden daha da ilgi çekici oluyor benim için.


Gösterinin en eğlenceli kısmı. Üzgünüm ama kim olduklarını anlayamıyorum. Odak noktası işaret parmakları olan ve o parmak sürekli gösterilerek yapılan dansla ilk kez bu gösteride karşılaşıyorum. 


İşte benim tayfa. Filipinler!!!


Ve yine Çin!Çin bugün üç gösteriye imza atıyor ama ben teknik problemler nedeniyle ne yazık ki onların üçüncü gösterilerini, Vietnam ve Nepal'in gösterisini de görüntüleyemiyorum.


Gösterilerin bitiminden sonra çekiliş yapılmaya devam ediyor. Beraber geldiğim arkadaşım kermesten ayrılıyor ve ben kısa günün başka bir karını elde eder, biraz daha takılırım düşüncesi ile çekilişi takip ediyorum. Çekiliş hemüz başlamışken mimari yürüyüş grubundan Macaristan Büyükelçisi'nin eşi ve Hollandalı bir arkadaşımla daha karşılaşıyorum. Beraber çekilişi takip ediyoruz ama  hiç birimize bir şey çıkacağı yok. Bu nedenle kısa günün karı benim için keyifle geçirilen bir gün, eşim içinse akşam yemeğinde yiyeceği suşiler ve domates soslu balık oluyor.


Kaynaklar:


2 yorum:

Unknown dedi ki...

cok akıcı cok hos bi anlatım olmus, ayrıca faaliyet cok ilgi cekiciymiş,
bir sonrakine katılıp resimleri cekmek isterim :))

Ayşe Gençer Memiş dedi ki...

Sevgili Umut,
O zaman ajandanıza şimdiden 27 Kasım gününe "Kış Kermesi(Winter Bazaar)-Radisson Oteli 10:00-17:00" notunu yazın. Kış kermesi belli bir bölge için değil dünya çağında onlarca ülkenin katılımıyla gerçekleşecek. Emin olun ki o daha ilgi çekici oluyor, hiç şüpheniz olmasın.

Sevgiler