Şabalovskaya'dan Oktyabırskaya'ya Bir Pazar Yürüyüşü

Bu gezi için Phoebe Taplin'e Teşekkürler




Bugünkü pazar yürüyüşümüz yine bir Phoebe Taplin rotası. Kendi gitti izi kaldı. Bir kez daha bu rotaları bize bıraktığı için ona çok  minnettar olduğumu söylemeliyim.  
Bu yürüyüşün başlangıç noktası, turuncu hattın güneyinde kalan Şabalovskaya (Шаболовская )metro istasyonu.  İstasyon 1962 de inşa edilmesine rağmen, yürüyen merdivenlerdeki bir problem nedeniyle açılışı epey bir gecikmiş, on sekiz yıl sonra 1980'de hizmete girmiş. Bu on sekiz yıl içinde boş durmamışlar, istasyonu modernize etmişler. Bu nedenle 1960'larda yapılan aynı hattaki diğer istasyonlarla benzer özellikler göstermemiş. 







Yürüyüşün dikkati çeken ilk unsuru radyo televizyon yayını temalı bu ışıklandırılmış vitray çalışması.



Vitray çalışmasının ilham kaynağı,  metro çıkışında hemen göze çarpan  Şabolovka Kulesi olarak da  bilinen bu hiperboloit radyo kulesi (Шуховская башня). Kule, 1920-1922 yılları arasında Rus İç Savaşı (1917-1923) sürerken yapılmış ve mühendislik sanatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilliyormuş. Mühendis Vladimir Shukov tarafından 350 m yüksekliğinde inşa edilmek üzere tasarlanmış ama savaş döneminde yeterli çelik bulunamadığından bayrak direği ile birlikte 160 m olarak tamamlanmış. Shukov'un bu eserini kıymetli yapan özelliklerden biri, yüksek binalarda önemli bir risk olan rüzgar yükünü, kafes yapısı ile azaltması olmuş. Bu yapıda ayrıca birim yükseklikte kullanılan metal miktarı Eifel'de kullanılan metalin yaklaşık üçte biriymiş. Numara 37'deki bu kuleye daha yakından bir bakış atmak isterseniz Şuhova Caddesi (ул. Шухова)'sine girebilirsiniz. 


Bu kuleyi daha yakından tanımak ve hissetmek için aşağıdaki kaydı izlemenizi öneririm.




Metro çıkışında yine hemen karşıda solda , Şabalovska Caddesi (ул. Шаболовка) numara 33'de  göreceğiniz bu neoklasik konak, Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi'ni de inşa eden mimar Roman Klein tarafından 1901'de düşkünler evi olarak inşa edilmiş. Günümüzde ise Eğitim ve Bilim Bakanlığı tarafından kullanılıyormuş. Puskin Güzel Sanatlar Müzesini'de inşa eden mimar Roman Klein  tarafından 1901'de düşkünler evi olarak inşa edilmiş.  Günümüzde Eğitim ve Bilim Bakanlığı'nın bir ofisi olarak kullanılıyormuş.





Vitrinlik meyveleri ile bir Rus manavı ve altında da semt pazarı!



Ve işte pazarda satılan ve on sene daha burada otursam zamanla yemeye alışır mıyım diye düşündüğüm balıklar!!!



Pazarları geçtikten sonra  1-y Donskoy Proyezd (1-й Донской)'e dönüyor ve  solda kırmızı duvarları ile Moskova'nın başlıca manastırlarından biri olan Donskoy Manastırı'(Донско́й монасты́рь)nı görüyoruz. 






Bir heykelini Kolomna gezisinde kale duvarının önünde gördüğüm savaşçı bir aziz olan Dimitry Donskoy, 1380'de Kulikova'da Tatar saldırılarına karşı elde ettiği zaferi Hz.Meryem'in ikonuna atfetmiş. Ondan iki yüzyıl sonra Çar Boris Godunov, Tatarları engellemede bu ikonun yardımı olduğunu kaydetmiş ve bunu kutlamak için burada bir manastır yaptırtmış. Bu manastırı bir başka gün özellikle ziyaret edeceğim, detay bilgiler de o zaman gelecek.


Kilisenin girişi...








Bu arada kilisenin tepesindeki haçların altındaki hilal şekilleri hristiyanlığın islam üzerindeki zaferini simgeliyormuş onlara göre.


Manastırın ana kapısından çıkıp çocuk parkının içinden çaprazlama geçerek 3-y Donskoy Proyezd (пр. 3-й Донской) yönünde devam ediyoruz.


Oradan Ordjonikidze Caddesi  (ул. Орджоникидзе)'ne geçiyoruz. Bu arada yolda bir alışveriş merkezi görüyorum. Zamanımız yok diye içini girip kontrol edemiyorum ama burası sanırım bir outlet merkezi. Dış cephedeki bütün markaların üzerinde "diskont" yazıyor. Eğer öyleyse buranın Moskova'da gördüğüm ilk outlet merkezi olduğunu söylemeliyim. Bunu da gezmeyi bir başka serbest zamana bırakıp yürüyüşümüze devam ediyoruz. 



Boru boyunca yürüyüp sadece sağlı sollu değil ortalı da binayla dolu olan bu sokaktan geçip Leninsky Prospekt'in karmakarışık kocaman kavşağa çıkıyoruz.


Ve çıkışta, tam karşıda üzerinde orjinal boyda ve çok sayıda insan heykelinin bulunduğu, Moskova'nın heybetli binalarından biri ile karşılaşıyoruz. Caddenin her iki tarafında da olan bu binalar, sosyalist realist sitilin bütün anıtsallığı ile 1940'larda, yani diğer pek çok heybetli bina gibi Stalin döneminde inşa edilmiş. Yapımında tutuklular çalıştırılmış. Sovyet tutuklu kamplarındaki yaşamı anlatmasıyla tanınan 1970 Nobel ödüllü tarihçi, yazar Solzhenitsyn (Алекса́ндр Иса́евич Солжени́цын) de bu bölgede işçi olarak çalıştırılan tutuklulardan biriymiş (arkadaşına yazdığı aşağılayıcı yorumlar içeren mektuplar nedeniyle tutuklanmış) ve muhtemelen de binanın süslü parke döşemelerinin yapımında çalışmış. Onun "İvan Denisoviç'in Bir Günü" adlı kitabını okumuş, çok beğenmiştim. Şimdi burada ismi ile ve hikayesi ile karşılaşmak beni önce çok şaşırttı, sonra da sevindirdi ve o romanı bir kez de anlattığı o kamplarda kendinin de yaşadığını bilerek okumak istedim. Solzhenitsyn (adıda ne zormuş söyleyebilene helal olsun), İlk Çember(В круге первом) isimli romanında  bu binada yapılan (belki de yaptığı) döşemeyi anlatıyormuş.





Bu anıtın neredeyse göklere kadar uzanmasının bir sebebi varmış. Heykel, uzaya ilk çıkan insan olan Yuri Gararin'e atimiş. 157 cm boyundaki Gagarin (uzay müzesinde kapsülleri gördükten sonra buna hiç şaşırmadım) daha sonra savaş pilotu olmak istemiş ve hocası ile bir deneme uçuşu yaparken hayatını kaybetmiş. İşte alın yazısı diye buna denir, sen kalk, git jetleri kullan, uzayları gez toz gel, sonra dünyaya da uçak kazasında öl. Ne diyelim takdir-i ilahi, Allah rahmet eylesin, taksiratını affetsin! 


Phoebe'nin rotası burada bitiyor ve biz Oktyabrskaya metro istasyonu yönünde Leninskiy Prospekt boyunca yürüyoruz. Aslında biraz geç olduğu (Trabzonspor maçına yetişmek için) ve biraz da yorulduğumuz için asıl planımız olan yolun karşı tarafındaki parkın içinden yürümek, Mozaik Müzesi'ni görmek başka bir güne kalıyor ve Bağdat Caddesi'nde yürüyüşe çıkmış gibi daha önce hiç yürümediğimiz bu caddeyi arşınlamakla yetiniyoruz.



Bu kilisede de manastırdaki kiliselerin haçları gibi hristiyanlığın İslam üzerindeki zaferini simgelediğini düşündükleri altta bir hilalin olduğu haçları kullanılmışlar.




İşte bilmem kaç şerilli, refüjsüz, geniş Leninski Prospekt!


Çok zarif...


Biraz şaşkın!


İşte Moskova'da az rastlanabilecek bir kap kacakçı!


Burada herhangi bir binada Ruslar için önemli biri yaşamışsa bina üzerine heykelli ya da heykelsiz kimin yaşadığına dair bir bilgi sıklıkla (kimbilir belki de mutlaka) koyuluyor. İşte bunlar bu caddede gördüklerimiz.


Rusya Bilim Akademisi


Caddenin diğer tarafında görülmeye değer bir sürü yapı gözüküyor ama bunların ne olduğu ile ilgili bir fikrim yok. Şimdilik sadece bakmaklakla yetiniyorum. Çarşamba günleri ücretsiz olan bu bölgedeki Mozaik Müzesi'ne gelince umarım öğrenirim ne olduklarını.


Caddeyi tamamlayıp Oktyabrskaya metro durağına geldiğimizde artık hava kararmış oluyor ve bedenen yorgun zihnen durgun, verdiklerimizi geri almak üzere bir şeyler yiyeceğimiz bir yerde yürüyüşümüzü noktalıyoruz.


Yürüyüşün rotası



<
Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: shabolovka


Kaynaklar:

Hiç yorum yok: