Şark Pazarı Kazan Ben Kepçe



Artçı değil öncü olmanın bu tip organizasyonlarla ilgilenenler için daha iyi  olacağını düşündüğümden bundan böyle haberdar olduğum herkese açık organizasyonları yukarıda göreceğiniz gelecek programlar kısmında yer vermeye başladım "Şark Pazarı"nda yaptığım gibi. Hazır konusu açılmışken bu bölümün daha içerikli ve daha bilgilendirici olması için sizin desteğinize ihtiyacım olduğunu söylemek isterim. Maillerinizi ayseningazetesi@gmail.com'a bekliyorum. Katkılarınız için şimdiden teşekkürler. öyle değil mi? Şimdi gelelim bugünün aktivitesine, Şark Pazarına. Organizasyonun resmi internet sitesinde girişin ücretsiz olduğu yazılmasına rağmen girişte 100 ruble talep edildiğinden "hah diyorum doğunun gözü açık satıcıları burada, şüphe yok!" İnternette girişin ücretsiz olduğunu hatırlatınca şahsı muhtereme el içeri buyur ediyor beni. 

Tam da başlıktaki gibi şark pazarı kazan ben kepçe şeklinde başlıyorum turlamaya. Fazla ilerlemeye bile gerek yok daha adım atar atmaz televizyonya gördüğümüz sadece insanlar değil ürünler de karmakarışık, sıkışık ama rengarenk bir doğu pazarına geldiğimi görüyorum. Halı üzerinde yatan, sanki satış yapmaya değil de plajda keyif yapmaya gelmiş gibi ne zaman geçsem sadece kaykıldığı yönü biraz değiştiren galesiz  satıcı (satıcı mı gelene geçene seyirci mi demeli bilmem), bilinçaltıma kazınmış öyle bir sahne olacak ki kendimi gerçekten doğu pazarında hissettiriyor. "Aman şimdi ne der, düşünür?" deyip belki  bir tek onun fotoğrafını  almadığım pazara gri hattın kuzeyindeki Dimirtovskaya metro istasyonundan ulaşıyorum.


Buranın bir fuar alanı olduğunu tahmin etmek biraz zor öyle değil mi?


O kimler gelmiş kimler gelmiş. Sahaja yogacılar postu sermiş bile. Acaba daha önce de görüyor ama ne olduğunu bilmediğim için mi dikkatimi çekmiyordu çok merak ediyorum. Şimdi gittiğim bir çok yerde görüyorum afişini. İstanbul'da bile(Son İstanbul seyahatimde Palladium'da gördüm mesela)!


Ne göz yorucu, ama olsun incelemeye değer!


İşte Hint kınası. Ücreti ortalama 400 Rub (yaklaşık 20 lira).



İşin kötüsü stanlarda ülkeler değil firmalar temsil ediliyor, bu nedenle ürünler hangi ülkeye ait  pek kestiremiyorum.





Bu etekler özellikle pembeli somonlu renkte olan benim için pazardaki favori ürünlerden biri. Fiyatı 1200 Rub (yaklaşık 60 lira).


Tekniğin adını bilmiyorum ama yaygın olacak ki bir çok stantta bu teknikle işlenmiş kumaşlardan çizmeden çantaya, yastıktan masa örtüsüne kadar bir çok ürün sunuluyor.





Bu keçe bebekler benim diğer favorim.



Pazarda yeşil çayın pudra haline getirilmiş "Matcha" denilen konsantresi ile karşılaşıyorum. Yani bu yeşil çayın Japon versiyonu oluyormuş. Sıcakkanlı satıcı arkadaşların söylediğine göre bu konsantrenin bir fincanı klasik demleme yeşil çayın bir fincanına göre kat kat faydalıymış. Çok içimli olmayan bu çayla ilgilenenler pazarda standı olan Jtea firmansının sayfasından ya da buradan bilgi alabilirler.




Diğer Japon demleme çayları...



Bu stantta Çerkezlerin geleneksel  kıyafetleri için hazırlanmış harika bir kitap vardı. Çok zarif bir sitili var bir örneği de fotoğrafta olan bu Çerkez hanımlarının kıyafetlerinin.


Ve dini kitapların satıldığı bir stant ve Arapça-Rusça "Kuran".  






Üsküdar'a gideriken bunlardan lazım bana beyzadem!


Rengarenk, allı pullu elbiseler...


Doğu denir de dansöz denmez mi!


Ve tabi Doğu denir de halı denmez mi!




İran el sanatları ürünlerininin sergilendiği bu stant Mastoo firmasına ait. 












Hint dans gösterisi. Aksesuarlar oldukça iginç!





Ayaklarda ilk başta çetik gibi ince çorap var sandım ama yanılmışım, boyaymış! Bileklerdeki zillerin dansa katkısı büyük



Dans gösterisinden sonra aşağıda fotoğraftaki bayan eller yukarı doğru açık, küçük bir Sahaja Yoga seansı yaptırıyor.



İşte benim galesiz halıcı, pardon halıcı değil halıcının kaykılmış bacakları!!!!


Kumaş dokuma tezgahı


Ve bu tezgahta dokunmuş kumaşlar alıcısına teslim edilmek üzere, haydi bismillah ustacım!


Bu bey bu kumaşların el yapımı ve organik olduğunu söylüyor!


Kumaşların baskısı fotoğraftaki taş ile yapılıyormuş!



Ve yine dansın sesi duyuluyor. Sahne de yine Hintli dansçılar!


Ve Hint bebekleri...


Ve diğer bebekler...



Ziyaretçi olan bu bey çalmayı özlemiş olsa gerek ki görünce stantta dayanamıyor, tıngırdatmaya başlıyor.


Kadınları cezbetmenin önemli bir aracı, takılar...


Görünüşleri çok şeker bu keçe çetiklerin, ama batmıyor mu bunlar ayağa acaba!


Ve yine uzak doğuluların çay seramonisi...



Stantta Afganistan mutfağına ait olduğu belirtilen yemekler! Ben tabi yine müzede gibi bakar ve geçerim.




Ve son olarak Asyalıların fotoğraflarından oluşan sergiye de bir göz atıp bu hengameden bir an önce uzaklaşmak, sakin huzurlu evimde bir fincan kahve ile dinlenmek istiyorum.


Dimitrovskaya metro istasyonundan amacı gerçekleştirmek üzere eve yollanıyorum.



Hiç yorum yok: