Bot Gezisinden Novospassky Manastırı'na Ha Gayret

Thanks to Phoebe Taplin for this trip


"Nazım Hikmet'in Mezarı'ndan Sparrow Tepesi'ne Ortaya Karışık Dolu Dolu Bir Gezi" yazısının devamı okumaktasınız efendim. Gezimiz, kırmızı hatta bulunan Vorobyovi Gori metro istasyonun olduğu köprünün biraz ötesinde bulunan duraktan bota binmemiz ile devam ediyor. Bot turu ücreti 400 Rub(yaklaşık 20 Lira). Hava bot gezisi için çok uygun. Moskova Nehri'nin kenarına sıra sıra konumlandırılmış  şehrin önemli simgelerini,  nehir havası da alarak yorulmadan bir seferde görmek oldukça çekici. Moskova'ya gelen  herkesin hava koşulları da musaitse bir kez bot turu yapmalarını ısrarla tavsiye ediyorum.
İşte  bot gezisinden görmenizi istediğim bazı görüntüler...






Park kültüre geliyoruz. Bir türlü binmeye cesaret edemediğim, sürekli binebilir miyim binemez miyim muhakemesi ile kafamı yoran roler coster da işte aşağıdaki resimdeki lunaparkta bulunuyor. 


Şimdi de 96 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek yedinci Büyük Petro'nun heykelinin (Statue of Peter the Great) önünden geçiyoruz. Bu heykelin enteresan bir hikayesi var. Gürcü mimar Zurab Tsereteli, bu anıtı asıl Christopher Columb için yapmış fakat Amerika bu heykeli almak istemeyince heykelin kafasını değiştirilerek  Rusya'ya satmış. Ayrıca buna dikkat edin lütfen, bu heykel 2008 yılında yapılan bir ankette dünyanın en çirkin onuncu yapısı olarak oylanmış.




Bu ise Moskova'nın en büyük katedrali (Cathedral of Christ the Saviour, Храм Христа Спасителя). Bu arada katedral baş kilise anlamına geliyor. Manastır da rahip ya da rahibelerin dünya ile ilişkilerini keserek yaşadıkları yer. Ben bunlarda kavram karmaşası yaşardım. Bu nedenle yazayım dedim. Rusya'nın TRT'si olan Rossiya Tv, bu yıl paskalya ayinlerini bu katedralden yayınladı.  Daha önce bu katedreli gezmiş ve çok beğenmiştim. İçi de görülmeye değer olan bu katedrale metro ile gelmek isterseniz ulaşımı çok kolay; kırmızı hatta bulunan Kropotkinskaya istasyonunun hemen çıkışında sağa sola bakarsanız rahatlıkla görebileceğiniz bir noktada bulunuyor.


İşte Moskova'nın hatta Rusya'nın simgesi olan şu ünlü Kremlin, görkemli kuleleri ile görüş alanımızda. Aslında  kremlin Rus kasabalarındaki kalelere verilen isim. Ama özel isim olarak kullanıldığında Rus hükumetinin Moskova'daki yeri , yani aşağıdaki  resimde görülen kırmızı surlarla çevrili olan alan kastediliyor. Kremlin'i bir  gün ayrı bir yazı ile detaylı olarak ele alacağım.







Şimdi de eşimle "pasta" diye isim taktığımız Aziz Vasili Katedrali ya da bilinen diğer adı ile Saint Basil Katedrali. Aslında bilinen adı ile derken hata yapmış olabilirim. Çünkü bu renkli yapı aslında Saint Basil Katedrali yerine Kremlin olarak biliniyor. Böyle bilindiği için World of Wonders (WOW) Otelleri de bu ismi kullanmış otellerinden birinde. Eğer kafasında bir karışıklık olan varsa sanırım şimdi netletmiştir. Kremlin'in kırmızı surlarının dışında, aslında hemen yanında, Kızıl Meydan'da bulunan renkli katedralinin asıl adı Aziz Vasili Katedrali.




Şimdi de yedi kız kardeşten biri (Kotelnicheskaya Embankment Building) tüm heybeti ile çıkıyor karşımıza. 176 metre yüksekliğindeki binanın yapımına 1938 yılında başlamış ve iki yılda tamamlanmış. 26 katı yaşam alanı , diğer 6 katı ise özel ve resmi kuruluşların ofisleri olarak kullanımda . Bina ayrıca meteorolojik gözlemler ve hava tahminleri için de kullanılıyormuş.






Burada görmeye alışık olduklarımızdan farklı olarak ender karşılaştığımız aynalı cepheli modern yapılardan bir kaçı, Moskova Nehri'nin kıyısına sıralanmış.


Gördüğümüz mavi kubbeli katedral son durağa yaklaştığımızı gösteriyor. Çünkü burası gezi rotamızın son noktası yani Novospassky Manastırı.



Burası bot turunun son durağı. Bottan inince zaten katedralin kuleleri görüş alanınızda olduğundan ulaşmak için kubbeleri takip etmek yeterli oluyor. Direkt gelmek isteyenler, açık yeşil hatta bulunan Krestyanskaya Zastava metro durağından katedrale ulaşabilirler.



Katedralin bahçe girişine bir kaç dakika içinde ulaşıyoruz. Diğer katedrallerden farklı olarak girişte, birinde peştemal, birinde baş örtülerin olduğu iki sepet var. Aslında her gezimizde yanımda, eğer unutmadıysam, baş örtüsü taşıyorum. Çünkü burada kiliselere girerken insanlar başlarını örtüyor. Buna çok saygı gösteriyorlar. Biz de takıp peştemali, örtüyoruz baş örtüsünü. Artık içeri girmeye hazırız.


Moskova'nın güneydoğusunda bulunan Novospassky Manastırı'nın (Новоспасский монастырь), Moskova'nın kurucusu Prens Yury Dolgoruky'ın saltanatı sırasında yapıldığı ve Moskova'nın en eski katedrali olduğu iddia ediliyor. Katedral, aslında 14.yy da Kremlin'in içindeymiş ve 1491 de 3.İvan'ın ( Great İvan) emriyle şu andaki yerine taşınmış. Uzun tarihi boyunca bir çok olaya şahit olmuş. Napalyon'un askerleri tarafından yağma edilmiş, Bolşevik devriminde hapisane olarak kullanılmış. Bir dönem yetimhane, bir dönem mobilya atölyesi, bir dönem de alkolikler için bir rehabilitasyon merkezi olarak kullanılmış. 1968'de müzeye ve 1991 de nihayet kiliseye dönüştürülmüş. Kötü kullanımdan ötürü oldukça zarar görmüş ama restore edilmiş ve edilmeye devam ediliyor. 


Buranın çekiciliği, boşluğu ve ziyaretçi sayısının azlığının getirdiği sakinlik. Bu sakinlik, bahçesinin yeşillendirilmiş olması huzur veriyor. Ama katedralin için için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sadece burası için değil, genel olarak diğer kiliselerde de ağır mum kokusu ve bazen de rutubet midir yoksa başka bir şeyin kokusu mudur bilmem o da rahatsız eziyor beni ve bir süre sonra kendimi dışarı atıp hava almak ihtiyacı duyuyorum.




İşte peştemalli Ayşe Bacı!









Pek bir göçümen çıkmışım bu resimde :)))


Gezi bitiyor ve grup dağılıyor. Grup arkadaşlarımdan biri beni manastırın hemen yakınındaki  Krutitskaya Caddesi 11/13'de bulunan  başka eski bir kiliseyi göstermeyi teklif ediyor ve ben de çok yorulmuş olsam da buraya kadar gelmişken görmek için balıklama atlıyorum bu teklife.  


13.yy da Aziz Prens Daniil Alexandrovich bu alanın, piskoposluğun temsilciliği olması talimatını vermiş. 17. yy'da da eklemeler yapılmış. Krutitsy Rus Ortodoks Temsilciliği'nin (The Krutitsy Metochion, Крути́цкое подворье) içinde manastır, piskoposun ikametgahı bulunuyormuş. 18 yy. da İmparotorluk yetkilileri tarafından kapatılmış ve yaklaşık iki yüzyıl boyunca askeri depo olarak kullanılmış. İkinci dünya savaşından sonra restore edilen yapılar kademeli olarak halka açılmış. 1991-1996 yılları arasında Krutitsy, kiliseye döndürülmüş.






Novodeviç Mezarliği'ndan başlayıp bu kilisede biten gezi gerçekten çok verimli ve dolu dolu geçiyor. Sanırım bu gezi beni bir kaç gün idare eder. Zaten bir kaç günde ancak kendime gelebilirim sanıyorum. 

Kaynaklar

Hiç yorum yok: