"Doktor Bu Ne!!!" Modunda Moskova Kızıl Ekim Çikolata Fabrikasını Geziyoruz

Bu geziyi organize eden Fehiman ve Banu'ya Teşekkürler

Moskova Uluslararası Kadınlar Derneği (IWC) Mimari Yürüyüş Grubu'nun bugünkü gezi programı "Kakao ve Çikolata Tarihi Müzesi" ve "Kızıl Ekim Çikolata Fabrikası". Buluşma yeri Malaya Krasnoselskaya (ул. Малая Красносельская) Caddesi 7 numaradaki müze girişi. Müzeye ulaşım kırmızı hattın kuzeyinde bulunan Krasnoselskaya (Красносе́льская) metro istasyonundan yapılıyor. Metro çıkışında sağa dönüp devam ederseniz on, on beş dakika yürüme mesafesinde. Ama ben biraz geç kaldığım için metro çıkışında, sağda az ileride bekleyen sarı dolmuşları kullanıyorum ve tur başlamak üzereyken tam zamanında varıyorum. Rehber bizi bir haritanın önüne alıyor ve başlıyor haritanın üzerinden kakaonun gelmişini geçmişini anlatmaya. Pek de anlamadığım uzun bir anlatımdan sonra ise giriyoruz Kakao ve Çikolata Tarih Müzesi'ne. Haydeee, bu kızılderilinin burada işi ne! Sağ, sol, duvarlar, tavanlar ve verilen üç boyutlu sinema gözlüğü "Yanlış bir yere mi geldik acaba?" sorusu uyandırıyor bende.
Bulunduğumuz odada duvarın bir kenarında bir kaç sıra basamak var ve oraya oturup görevlinin sunumundan sonra takıyoruz gözlükleri, başlıyoruz üç boyutlu kakaonun tarihinin animasyonuna. Üç boyutlu filmler beni her zaman heyecanlandırdığından keyifle izliyorum onu.  İşte o odadan bir kaç fotoğraf...


Buradan keyifli bir video kaydı ile müzede  kısa bir  gezinti yapabilirsiniz.


Kakaonun yenilebilir olduğunu bulan kişilerin Güney Amerika yerlileri olduklarını öğrendikten sonra bu abinin burada olması anlamlanıyor benim için.  Bir hayvanın ağaçtan bir meyve kopardığını gören Mayalar, zaman içinde de bu meyvenin çekirdeklerini nasıl kullanacaklarını öğrenmişler ve daha çok dinsel ayinlerde kullandıkları çikolatalı bir içecek yapmışlar. Mayalarda bu içeceği içmek çok önemli bir olay sayıldığından sadece kraliyet ailesi tarafından tüketiliyormuş ve sıradan insanların içmesi için çok özel durumlar gerekiyormuş. 
Aztekler ise kakaoya su, karabiber, kırmızı biber, mısır unu katmışlar ve yöneticiler, rahipler, rütbeli askerler, onurlandırılmak istenen tüccarlar tarafından içilebilen Aztek dilinde ekşi, acı içki anlamına gelen "XOCOATL" dedikleri soğuk içeceği yapmışlar. Kakaonun Avrupa'ya gelişi ise 16. y.y.'da  Kristof Kolomb ve Hernan Cortes'in Amerika'da bu içecekle tanışması ve onu beraberlerinde götürmeleri ile olmuş. Avrupalılar ise bu içeceği Amerika'lılardan farklı olarak bal veya şeker kamışı ile yapmışlar ve böylece çikolatanın temelleri atılmış. Daha sonra İngiltere'de içecek yapılmak üzere katı çikolata satılmaya başlanmış ve böylece katı çikolata satan Çikolata Evleri Avrupa'ya yayılmış. Yani kısaca neredennnn, nereyeeee!!!


Şimdi ise bizi Kristof Kolomb'un gemisinde hissettirecek karanlık bir odadayız.  Bu odada, duvardaki pencerelerden denizi ve tavandaki pencereden ise gökyüzündeki yıldızları seyrederek kendinizi Kolomb'un miçosu gibi hissetmenizi amaçlamışlar.





Kara göründü ve artık gemiden iniyoruz.



İşte ebegümeci familyasından gelen, ılık iklimlerde düzenli yağmur alan, verimli topraklarda yetişen ve boyu sekiz metreyi bulabilen nam-ı değer kakao ağacı!


Ve gerçek kakao ağacı ve meyvesi!



Rehberimiz bize kakaonun nasıl işlendiğini anlatıyor. Bu arada çikolata, kakao yazayım derken canım çikolata istedi. Gidip bakayım, umarım eşim hepsini bitirmemiştir!


Yupppiii bitirmemiş! Bir de limonlu çay, yum yum yum...


"Bayan, bir çikolata alabilir miyim lütfen? Mümkünse acısız olsun!"







Sanki "Bey Amca!" diye seslenmişim de başını işinden  kaldırıp "Buyur bir şey mi dedin?!" diye dönmüş gibi değil mi?



Yensin çikolatalar, içilsin kakaolar, gelsin paralar...






Eskiden kakao çekirdekleri bunda ezilirmiş.



Bunlar da çikolata yapımında kullanılan araç gereçler...





Kakao meyvesinin üç hali: Meyve, çekirdek, toz!


Ve yine araç gereçler...


Ambalajlar...


Ve terazi!


Benim gönlüm bir hoştur, yıldızların altında; gezinmek ah ne hoştur kakao ağacının yanında :)))




Bir şekerleme arajmanı...


Bu üç boyutlu kart da neyin nesi?


Savaş sırasında fabrikanın orduya verdiği destek nedeniyle yer alıyor bu üniformalar bu müzede sanırım.



Ama şu uzaya çıkma işi ile çikolata fabrikasının bağıntısını anlayamadım. Ruslar uzaya giderken çikolata sponsoru Kızıl Ekim Çikolata Fabrikası mı olmuş acaba :)))




İşte en eğlenceli kısım başlıyor. Neşeli animasyon filmi. Bu animasyondan gerçekten keyif aldım. Bitince neredeyse alkışlayacaktım. Bir an öyle bir refleks oluştu.




Kakao ve Çikolata Müzesi'ndeki turumuz bitiyor ve şimdi Kızıl Ekim Çikolata Fabrikası'na geçiyoruz. Rehberin söylediğine göre fabrika içinde gezmeye her zaman izin verilmiyormuş. Şanslıyız anlaşılan!
Önce biraz fabrikanın kuruluşundan bahsedeyim. Teodore Ferdinand von Einem adındaki bir Alman kendi işini kurma ümidi ile 1850 yılında Moskova'ya gelmiş ve ufak ufak bu işe başlamış. Kendine Arbat (İstanbul'un İstiklal'i denebilir)'da çikolata ve şeker üretimi için bir atölye açmış. Kendi gibi Alman olan Julius Heuss adında başarılı bir ortak bulmuş ve böylece birlikte daha emin adımlar atar olmuşlar. Kızıl Meydan'ın çok yakınında bulunan Teatralnaya Meydanı'nda bir şekerci dükkanı açmışlar.   Allah da yürü ya kulum demiş ve gerekli sermayeleri de hazır olunca, ekipmanlarını Avrupa'dan getirttikleri  bugün ziyaret edeceğimiz çikolata fabrikasını kurmuşlar.  

Einem
Heuss

İşte Moskova Nehri'nin kıyısındaki ünlü Kızıl Ekim Çikolata Fabrikası!





Çalışanlarının çoğu Moskova'ya yakın köylerden geliyormuş ve fabrikadaki lojmanda kalıyorlarmış.Fabrika yöneticileri fabrika çalışanlarına bazı haklar vermiş bunlar: Çırak çocuklar için okul, yirmi beş yıl hizmet edenler için emeklilik ve üzerine isimlerinin yazılmış olduğu bir gümüş rozet ve son olarak da ihtiyaç duyacak kimselerin kullanabileceği bir hastane fonu. O dönem için gayet çekici gözüküyor.

Fabrika Çalışanları
Bizim Einem Ortaklığı çalışmalarına başarılı bir şekilde devam etmiş ve ürün yelpazesi de genişlemiş. Ürünlerinin reklamlarını Moskova üzerinde uçan zeplinlerle yapmışlar. Tiyatro programlarında bile popüler ürünlerinin reklamları varmış. Ambalajlarına da önem verdikleri ürünleri, 1896 yılında bir fuarda altın madalya ile ödüllendirilmiş ve ambalajlarının üzerine Rus ulusal ambleminin koyulmasına izin verilmiş. Daha sonra ise Einem ortaklığının ürünleri imparatorluğun tedarikçisi olma hakkı ile onurlandırılmış. 



Aşağıda fabrikanın aldığı bir çok ödülden bazıları gözüküyor. Örneğin soldaki tabak gibi olan ödülü 1900 yılında Fransa'da dünya çapında düzenlenen bir fuarda en büyük ödülü alarak, dünyanın en kaliteli çikolatası ve en geniş ürün yelpazesi ödülü almış.


1914 yılında, 1.Dünya Savaşı'nın zor şartlarında fabrika savaş için parasal bağışta bulunma, cepheye kurabiye gönderme, yaralılar için bir hastane yapma gibi hayır işleri  yapmış. 

Yaralı Askerler İçin Hastane, 1914
Gel gör ki fabrika Ekim Devrimi'nden sonra kamulaştırılmış ve adı "Eski Einem Devlet Şekerleme Fabrikası" olmuş. 1922 yılında ise adı "Kızıl Ekim" olarak tekrar değiştirilerek günümüzdeki halini almış. 
İkinci Dünya Savaşı sırasında fabrika yine şekerleme üretimine ara vermiş ve askeri ürünler üretmek için donatılmış. Fabrikaya bu çalışmalarından ötürü yine onur ödülleri verilmiş.Savaştan sonra ise fabrika ülke ile birlikte gelişmiş. 1960 yıllarında modernizasyon çalışması yapılmış ve 2010 yılının son aylarında Ayşe'nin Gazetesi" tarafından "Doktor Bu Ne!" modunda ziyaret edilmiş :)))


 Sevgili Noni ve diğer arkadaşlarla birlikte fabrikaya girmeden önce çocuklar gibi şeniz! Bütün eşyalarımızı bir odaya kilitledikten sonra önce burnumuzun sonra midemizin şenleneceği üretim tesislerine giriyoruz.


Buradaki koku bana şirinevlerdeki Ender Çikolata Fabrikasının olduğu bölgenin kokusunu hatırlattı. Yalnız nedendir bilmem orada buradaki gibi sadece fabrika değil semt bile çikolata kokuyordu.


Rehber bize istemediğimiz kadar çikolata ikram ederek beni hayatımda yediğim en taze çikolatalarla buluşturdu. Bu arada doyasıya hafif kalır bıkasıya ikram etti. Normal de çok çikolata düşkünü olmayan ben önümüzdeki bantlardan çikolataların geçişi ile heyecanlanıp nolmalde hiç yemeyeceğim kadar yedim.


Rehber merakımız üzerine burada çalışanların üç aydan sonra artık çikolata yemediklerini söylüyor. Bu arada fabrikanın içinde fotoğraf almak yasak olduğundan bunlar sadece uyarı olmadan önce çektiklerim. Ne yazık ki size daha ilgniç olan paketleme makinelerini ve çikolataların sıvı halde dikdörtgen kalıplara döküldükten sonra bantın üzerinde titreştirilerek hareket etmelerini, belki on metre ya da daha uzun bir tunelden ki bu tunel şok katılaştırıcı geçtikten sonra yenmeye hazır kalıp çikolata olmalarını gösteremiyorum.


Bu resim ise ürünlerin Rus televizyonlarında kullanılan maskotlarına ait.


Bu ise ürünlerin üzerinde kullanılan Ömerciğin Rus versiyonu olan ağlak kız. Nasıl oldu da bu resmin neden kullanıldığını sormayı atladım bilmiyorum. Bilen var mı?


Ve bunlar da rehbere alabilir miyim diye sorup da at cebine yanıtı aldığım eşim için tadımlıklar.
Herkesin ağız tadının nefis olduğu günler geçirmesi dileğiyle...


Not: Bu yazıyı yayınlamam araya uzun İstanbul seyahatim nedeniyle biraz gecikti. Yakında yayınlayamadığım için üzgünüm.
Kaynaklar:




Hiç yorum yok: