Adios Moskova, Merhaba Vatan!!!

İki yıl üç aylık serüven bugün, 13 Kasım 2011'de bitiyor. Eve, vatana dönüyorum. Eşim Moskova'ya benden bir yıl önce  geldiğinden, bir yıllık ayrılığın ardından buraya gelişimdeki heyecan Moskova'ya geliyorumdan daha çok eşime kavuşuyorum şeklindeydi. Gidişim de benzer oldu. Eşimle yine bir ayrılık var ama bu sefer çok şükür ki kısacık, yeni yıla kadar. Bu sefer ki heyecanım ise vatana dönüyorum sevincinden ya da Moskova'dan ayrılıyorum üzüntüsünden, bunlarla düşüncelerden çok bedenimde yedi ay geçiren minişime inşallah Betül'üme kavuşacak olmanın heyecanı. Beni, kızımın doğumundan önce de sonra da çok yoğun günler bekiliyor. Aklımda hep onlar. Sanırım Moskova'dan dönmemek üzere ayrıldığımın farkına varamama sebep olan şey de o. Bir de burada geçirdiğim iki yıl üç ayı dolu dolu yaşamam belki de. Moskova'ya taşındıktan sonra İstanbul ziyaretlerinde dostlarım, akrabalarım muhtelif zamanlarda soruyorlardı. "Nasıl alışabildin mi?" diye. Aslında bu soru kafamı çok karıştırıyordu neyi soruyorlar acaba diye.

Bolşoy'a Gitmenin En Ucuz Yolu


Bolşoy'a gitmenin en ucuz (bedava desem daha mı doğru olur acaba) yolunun ne olduğunu her işte bir hayır vardır diyeceğim bir olayla öğrendim. Bolşoy'un internet sayfasında gezinirken aynı gün için  Ruslan ve Lyumila operası için taaa tepede de (6.balkon) olsa bir yer bulup "Ooo çok ucuzmuş!" deyip 750 Ruble ( yaklaşık 45 lira)'ye elim ayağım gerçek Bolşoy'u  Moskova'dan ayrılmadan önce görme  fırsatının doğmasının heyecanıyla birbirine dolaşarak internetten ödemeyi gerçekleştirip bileti aldım ve 3 saat sonra başlayacak olan opera için üzerimi giyindiğim gibi fırladım. Saat altı gibi elimde bilet bilgilerini yazdığım kağıtla her zaman internet alımlarımı bilete dönüştürdüğüm New Hall gişesinde aldığım soluğu. Bu arada bileti sayfanın Rus versiyonundan aldığım için bir terslik olup olmadığından emin olamadım. İnşallah bir sorun olmamıştır diye yol boyu dua ede ede geçirdim o yarım saati. Gişede daha önceki günlerden tanıdığım yardımsevmez hanımın ifadesinden ve işlemin her zamankine göre  uzun sürmesinden şüphelerimin doğru olduğunu hissettim. Sonra hanım bir şeyler söyledi. Allahtan arkamda İngilizce bilen biri vardı da yardım etti iletişim için. Hanım biletimin gözükmediğini söylüyormuş. Bunun üzerine başka bilet önerisinde bulundu. 1000 Ruble verdim.  Para üstü olarak 900 Ruble verdi.

Rus Televizyonlarının Açılış Saati


Geçen sabaha karşı yani altıya doğru uykum kaçıp televizyon seyretmeye geldiğimde enteresan bir şey ile karşılaştım. Bütün Rus televizyon kanalları  kapalıydı. Nasıl yani şokunu yaşarken kanalların arasında dolaşmaya devam ettim. Rus Devlet Televizyonu'ndan çizgi film kanallarına, haber kanalından müzik kanallarına değin tüm kanallarda yandaki fotoğraftaki gibi bir görüntü vardı. Bir süre bu işin sonunu daha çok merak edip kitaplarla oyalandıktan sonra saat altıda start verilip televizyonların hepsinin bir anda açıldığını gördüm. Ne ilginç öyle değil mi! Neden böyle acaba. Bana öyle geliyor ki bu pek televizyon kanalların tercihi gibi değil, devlet kararı. Yoksa neden hepsi kapalı olsun ki! Bu arada ilginç olan bir diğer şey başka gecelerde uykum kaçıp yine televizyon açtığımda belki saat üç suları gibi izlediğim. Merak ettiğim bu televizyonların kaçta kapandığı. 

Çar Aleksey Mihayloviç'in Fiyakalı Yazlık Ahşap Sarayı






İlk kez Phoebe Taplin'in Kolomenskoe yürüyüş rotasının ilk durağı olarak gördüğüm Kolomna Sarayı ya da diğer adıyla Çar Aleksey Mihayloviç Sarayı (Коломенский дворецДворец царя Алексея Михайловича) ta o zamandan restorasyon çalışmaları altında olduğundan ziyaret için takibimdeydi. Daha sonra bir kaç kez daha gittiğim ve sevdiklerimi de götürüp paylaştığım bu gözden uzak sarayın ziyarete açıldığını Moskova'ya beni ziyarete gelen ablamları götürdüğümde öğrenmiş, ama o kez de saatini kaçırdığımız için girememiştim.  Kısmet bugüneymiş. Saraya ulaşım koyu yeşil metro hattının güneyinde bulunan Kaşirskaya Metro istasyonundan yapılıyor. Metrodan çıkış için ise merkezden gelindiği düşünülürse trenden inince sağa dönüp platformda bulunan Kolomenskoe Park işaretlerini takip etmek yeterli. Dışarı çıkınca şöyle bir etrafa bakınca trafik tarafı değil otobüs durağınında olduğu taraftaki park yönüne yürümek gerekiyor. Zaten saray metro çıkışına çok yakın olduğundan park yönüne doğru yürürken uzaktan rahatlıkla gözüküyor. Gözüken bir diğer şey olan alt geçitten geçip Kolomenskoe parkının arka girişinde bulunan saraya varılıyor. Saraya giriş ücreti olarak 400 Ruble (yaklaşık25 lira) , fotoğraf için ise 110  Ruble (7 lira) alınıyor. Ziyaretçiler 10:00-16:45 saatleri arasında kabul ediyor.

Trabzonspor ile Lujniki Randevusu



Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne kabul edilmeyip Trabzonspor'un davet edilmesinden sonra Trabzonspor'un rakipleri arasında ÇSK Moskova'nın olduğunu duymak özellikle Trabzonsporlu eşim başta olmak üzere bizi ailecek çok mutlu etti. Bu maçla ilgili diğer bir şansımız da benim Moskova'da olduğum zamana denk gelmesiydi. Yapacak tek şey İstanbul seyahatimde yaptığım bayrak ve bere alışverişi ile hazır olduğumuz maçın gününün gelmesini heyecanla beklemekti. Nihayet gün geldi. Eşim pek olmasa da ben yenebileceğimizden en azından berabere kalacağımızdan umutla bir kaç arkadaşımız ve yedinci ayın eşiğinde olan minişimizle birlikte Moskova'nın en büyük stadyumu olan Lujniki'nin yolunu tutuyoruz. Stadyum'a kırmızı hatta bulunan Sportivnaya metro istasyonundan gidiliyor.  Metro ve etraf pek kalabalık olmadığını görünce bunu Lujniki'nin büyük bir stadyum olmasından ötürü taraftarların çok sistemli bir şekilde içeri alınacak olması ihtimaline bağlıyorum.

Phoebe Taplin'in Beklenen Kitabı Çıktıııı!!!

Bloğumda adını sıkça duyduğunuz ve Moskova'da oluşundan ve onunla tanışıp harika yürüyüşlerine katılmaktan ötürü her zaman şükrettiğim the Moscow News yazarı Phoebe Taplin uzun süredir beklediğimiz kitabının ilkini çıkarttı. Eğer Moskova'nın rehberlerde yazan bilindik yerlerin dışında kalan güzelliklerini adım adım sokak sokak gezerek keşfetmek istiyorsanız bu kitap işte o kişiler için. Phoebe kitabında sonbahar mevsiminde gezilmesini tavsiye ettiği yerleri için ay ay hazırlayıp yürüyüş rotalarını harita üzerinde çizilerek elinizle koymuş gibi bulacağınız şekilde tarif ediyor. Hiç aklınıza gelmeyeceğinden gezip göremeyeceğiniz yerleri bir kaşif modunda gezmek daha önce gazetedeki yazılarından çokça deneyimlediğim bir şey olduğundan bu kitabı ve yürüyüşlerini ısrarla tavsiye ediyorum. Çok şanslı biriymişim ki Moskova'dan ayrılmadan onunla tanıştım yaklaşık iki yıl onunla Moskova'yı sokak sokak gezip Moskova'yı onunla birlikte keşfettim.  

Eski Rus Çizgi Filmleri

Rus televizyonlarını açıp da seyredecek bir şey bulmak gerçekten zor. Hem dizileri hem müzik programları 80'lerden kalmış gibi. Ama bütün bunların içinde bir istisna var görünce geçemediğim, bitene kadar izlediğim. O da eski Rus çizgi filmleri. Şimdiki dönemin Pokemon'larından Winx'lerinden çok farklı, genellikle oldukça basit, sevgi dolu, pozitif. Genellikle fazla diyalog içermeyen bu çizgi filmler şiddetten uzak, pozitif insani değerler taşıyor. Üstelik de müzikleri harika. İşin aslı eski filmleri de eski Türk filmi tadında ve zamanelerle ilgisi yok. Zamane film ya da dizi her neyse izlemeye bir iki dakika bile tahammül edemezken eski filmlere dilini anlamasam dahi bir süre takılabilyorum. İşin özü bana göre Rus televizyonlarıda ne varsa eskilerde var. İşte o eski çizgi filmlerden biri.




Devlet Baba Sen Çok Yaşa!


Moskova'da havaların soğuması ile ısınma ihtiyacı da doğal olarak başladı. Ama ne yazık ki üşüdüm gidip biraz kombiyi açayım diyemiyorsunuz tıpkı of çok sıcak oldu kapatayım diyemediğiniz gibi. Moskova'da ısıtma şehir çaplı merkezi yapılıyor ve kaloriferlerin ne zaman yanacağı ve kapatılacağı ancak devlet yani belediye kararı ile oluyor. Genellikle eylül ve nisan ayları arasında açılan ısıtma sistemine bir kaç gündür havaların soğuk gitmesi nedeniyle ( 10°nin altında) start verildi ve iki gündür yanıyor kaloriferler. Belki bizimki eski sistem olduğundan mıdır, yoksa hepsi aynı mıdır bilemiyorum ama çok ısındığımızda gidip şunu biraz kısayım diyemiyoruz. Bu durumda yapılacak tek şey camı açıp içeri soğuk hava ile doldurmak. Kaloriferin verdiği ısı yetmediğinde ise çözüm elektrikli peteklere sarılmak. Ama şunu açıkça söyleyebilirim ki binaların ısı yalıtımı süper yapılmış. Çünkü kendini bile zor ısıtan kaloriferimizin İstanbul'daki evimizde olduğunu düşünemiyorum. -20'lerde petekten çok borularından ısındığımız kalorifere bir de elektirikli petek eklediğimizde evimiz sıcacık oluyor. İstanbul'da o binalara -20 lerde 20 petek yaksak evimiz ısınır mıydı şüpheliyim doğrusu. Mantolamanın adet olduğu yeni yapılarda enerji tasarrufu için gerçek yalıtımın nasıl olması gerektiğini harabelikleri beğenmediğimiz Rus yapıları bize açıkça gösteriyor.

Moskova'da Bir Trende Bir Resim Sergisi

Moskova'da karşınıza ne zaman ne çıkacağı belli olmuyor. İşte bugün de öyle oldu. Koyu mavi hattaki bir trene binmek için beklerken gelen tren beni şaşırttı. Trenin dışı diğer trenlerden farklıydı. Çiçek desenleri ile kaplıydı. "Hmm bu da neymiş böyle!" derken asıl sürpriz beni içeride bekliyordu. Koltuklar kaldırılmış, trenin içi bir sanat galerisi gibi düzenlenmiş, duvarlara tablolar asılmıştı. İnsanlar alışmış olsalar gerek pek ilgilenmeyip kitaplarını okuyorlar ama ben ilk kez gördüğüm için bu tablolarla ilgiliyim. Fotoğraflarını çekip sizlerle de paylaşmak istiyorum. Güzel fikir öyle değil mi? Sen sergiye gidemiyorsan sergi senin ayağına geliyor, sıkıcı metro yolculuğu renkleniyor. Bu arada sıkıcı metro yolculuğu demişken, burada insanların metroda kitap okumalarının nedeni bu olabilir aslında. Uzun metro yolculuklarında etrafta görecek bir şey olmadığından insan oyalanacak bir şeyler arıyor ki bunun en güzel çözümü de okumak oluyor. Aslında hayat koşturmacasında kitap okumak için verilen güzel bir mola gibi oluyor metroya binmek benim için bir anlamda.

Amerikan Büyükelçiliği'nde Jübileye Bir Kala

Uzun bir aradan sonra Moskova Uluslararası Kadınlar Derneğin'in toplantılarına katılıyorum. Amerikan büyükelçiğinin konutunda yapılan toplantıya rağbet fazla. Dışarıda oluşan kuyruğa giriyor ve neredeyse yarım saat kadar bekliyorum. Allahtan önümde bekleyen İtalyan Büyükelçiliği'nde çalışan hanım çok hoşsohpet de canım hiç sıkılmıyor. Bu arada hanım arada kulağa çok güzel gelen İtalyanca kelimeler söylüyor. Ne anlama geldiklerini bilmiyorum ki vurgularından ve kullandığı yerlerden harika, süper gibi anlamlara geldiğini tahmin ettiğim mesela atıyorum  anabellllaaaa gibi sonunu uzatarak söylediği sempatik kelimelerle süslüyor konuşmasını.  Hanım Türk olduğumu duyunca da çok seviniyor. Kardeşi İstanbul'da yaşıyormuş ve hayatından ciddi anlamda memnunmuş. Bu arada hanım Orhan Pamuk'u beğenerek okuyormuş ama bazılarını okumanın zor olduğunu da itiraf ediyor. Ülkemle ilgili güzel tecrübeleri de duyduktan sonra giriyorum içeri. Burada olmak çok hoşuma gidiyor. Benim Moskova'ya geliş amacımı destekliyor. İngilizce konuşmama vesile oluyor, dünyanın farklı ülkelerinden arkadaşlar edinmemi sağlıyor. Bir çok aktiviteye ev sahipliği yapıp aynı zamanda sosyal ve kültürel anlamda da kazanımlar getiriyor. İyi ki Moskova'ya geldikten kısa bir süre sonra keşfetmişim bu derneği! Benim gibi düşünen biri iseniz ve Moskova'daysanız size IWC'ye üye olmanızı içtenlikle tavsiye ederim. Üyelik yıllık olarak yapılıyor.