Midilli'nin Kuzeyi Kazan Biz Kepçe
Elimi Uzatsam Midilli / Molivos-Petra
Midilli'ye Kapı Vizesi Alma Süreci
Midilli'ye kapı vizesi alma süreci ve adaya gidiş-geliş hakkında deneyimlerimi paylaşmak isterim. Öncelikle karar vermeniz gereken şey adaya arabacınızla gidip gitmemek. Adada tesisler bizim Antalya otelleri gibi büyük oteller olmadıklarından tüm günü otelde geçirmek zor. Eğer iyi bir plaj olan yerde otel bulurum bana plaj yeter derseniz bir araca ihtiyacınız olmayabilir ama hazır gelmişken gezeyim de diyorsanız araç o zaman zorunluluk. Adada toplu taşımanın yok denecek kadar az olması, adanın engebeli yapısı, ben engebeli diyeyim siz dağa çıkma inme anlayın, araba kiralamayı ya da kendi aracınızla gitmeyi zorunlu kılıyor. Mesefaler yakın gibi görünse de arazinin dağlık yapısı ve yolların yetersiz oluşu bir yerden bir yere gitmeyi zorlaştıyor, hız yapadığınızdan gidiş süresini uzatıyor. Enfes manzaralar ve iniş çıkışların verdiği tatlı adrenalin o yolların cezbedici yanları. Onu da ekleyelim. Ben suv aracımla gittim. Yollar dar olduğu için araba sanki şeride ancak sığıyor gibi geliyordu. Bunu dağ yolları için söylüyorum. Allahtan yollar ekseriya boştu, ondan karşı şeritten gelen arabalar zorlamadı. Eğer araba kiralarsanız küçük ama güçlü bir araba kiralamanızı öneririm. Küçük olması çokça virajlar ve dar şeritler için , güçlü bir araba da o kadar tırmanma ve inişe dayanıklı olması ve yer tutuşu açısından gerekli.
Adı Yunanlıların Tadı Türklerin Midilli ve Mitilini
Midilli Merkez'deyiz. Müsterih olun, Midilli'yi kağıt üstünde kaybetmiş olabiliriz ama adanın tadını çıkarmak hâlâ bize kalmış. Pasaport kontrolüden geçmiş olmasak kulağımıza gelen Türkçe konuşmalarla neredeyse “Cunda’ya mı geldik, Büyükada’ya mı?” diyeceğiz. İşte buradan anlayın: metrekareye düşen Türk nüfusu ne kadar fazla! Adada anlık Türk nüfusu, Yunan nüfusunu geçmiş desem teşbihte hata olur ama yine de durum “Biz mi onlara geldik, onlar mı bize?” diye düşündürüp gülümsetiyor. Sözün özü, kendinizi burada gurbette hissetmeniz zor.
Bursa'yı Nasıl Bilirsiniz? İstikamet Misi Köyü

Bursayı Nasıl Bilirsiniz? İstikamet Gölyazı
Gölyazı, günübirlik turlarda karşımıza çıkan, bana keşfetme ilhamı veren bir diğer destinasyon ve Bursa gezimizde şimdiki hedefimiz. Tarihi milattan önce altıncı yüz yıla kadar dayanan ve bir yarım ada üzerine kurulan bir antik yerleşim yeri. Aslında eski bir Rum Köyüymüş ve mübadele zamanında buraya Selanik'ten gelen göçmenler yerleştirilmiş. Bugün halen nüfusun çoğunluğunu onlar oluşturuyormuş. Bursa'dan 42 km uzaklıkta.
Bursa’yı Nasıl Bilirsiniz? İstikamet Cumalıkızık
Daha önce birkaç kez Bursa şehir merkezine gitmiş, gezmiştim. Sanki Bursa bana şehir merkeziden ibaret gibi geliyordu. Oysa ne güzel ilçeleri varmış. İnternete karşıma Cumalıkızık, Trilye, Mudanya turu reklamı çıkınca Unesco'nun bile haberdar olduğu yanı başımızdaki bu köyü neden bilip gitmediğini sorguladım ve bu bayram gitmek üzere program yaptım. Hava durumuna göre yağmur bekleniyordu ama bu durum programımızı değiştirmedi.
İznik’te Gözü Gönlü Açan Sakura Yürüyüşü
İstanbul Doğa Sporları Kulübü ile İznik’in Tacir Köyü'ne doğru sakuralarla buluşmak üzere yola çıkıyoruz. Eskihisar’da arabalı vapurla geçiyoruz Bursa'ya. Hava mis, pırıl pırl. Tam vapur havası. Kahvaltımızı vapurda yapıp biraz denizi seyrediyoruz. Denizin tüm güzel enerjisinin yanında vapur kıyıya yaklaştıkça müsilajları görmek üzüyor. Kahvaltı, deniz seyri, muhabbet derken hemen bitiyor deniz yolculuğu ve araca geçip yola karayolu ile devam ediyoruz.
Mutluluk Veren Tarifler ve NONİ BAKERY
Birbirinden güzel tarifler ve zevkli paylaşımlar için instagram hesabını ve Youtube Kanalını takip edin🎈
Bayburt Sokaklarında
Ağva'da Bir Parça Huzur
Bir Haftada Moskova!
Hayatınızın unutulmaz anlarının neler olduğunu düşünüp gözünüze getirdiniz mi hiç? Benim o anları düşünürken aklıma ilk gelen bir masalın, rüyanın içinde hissettiren karlı bir Kızıl Meydan gecesidir. Ama şunu da ifade etmek zorundayım ki ne kadar gidersem gideyim o kapıdan geçip de uzaktan pastayı görünce yüzümde hep bir gülümseme içimde hep bir kıpırtı oldu. Umarım birgün Moskova'ya giderseniz Kızıl Meydan'a girişinizde hava, ışık, hissiyatınız bir rüyayı yaşıyor olmanızı destekleyecek nitelikte olur da aldığınız haz kat kat artar.
Amsterdam'daki Eviniz
Safranbolu
Offf Off Dedirten Amsterdam Halk Kütüphanesi
Bu yaz tatilimizde Amsterdam ve Paris'e gittik. Ve ben bu 8 günlük tatilde gördüğüm onca şey arasından ilk olarak bu kütüphaneyi, Amsterdam Halk kütüphanesini (Openbare Bibliotheek Amsterdam) yazmak istedim. Bu keşke bizde de olsaydı diye içimin gittiği bir şey olduğundan olsa gerek. Sevgili ev sahibemiz Çiğdem'in (onu ayrı bir yazıda anlatacağım) tavsiyesi ile gittiğimiz bu kütüphaneden çıkınca, hatta çıkmadan katlar, bölümler arasında gezinince bizde neden böylesi modern ve kolay ulaşılabilir bir kütüphane yok diye başladı moralim bozulmaya, omuzlarım düşmeye. Bu yüzden Çiğdemciğim iyi mi etti kötü mü etti bilmiyorum benim gibi bir kütüphane severi oraya yönlendirmekle. Bana söylediğinde demiştim ki "Hmm kütüphane kokusunu çok severim, gidip bir içime çekeyim!" İstanbul'da ve Ankara'da gittiğim bütün kütüphanelerde, okul kokusu, tiyatro kokusu gibi zihnime yer eden bu kokunun izine Amsterdam Halk Kütüphanesi'nde rastlamayınca oldukça şaşırdım. Nedenini anlayamadım doğrusu, bizdeki kitaplar mı eski, yoksa çok mu ortada duruyorlar bilemedim! Konu kütüphane olunca laf uzuyor bende. O kadar severim ki gidip hiç bir şey yapmadan bile oturabilirim uzunca bir süre. Bu yüzden kontrolü ele alıp konuyu yaymadan sözü Amsterdam Kütüphanesi'ne getireyim.