İşte beni bir süre soğuk nedeniyle umutsuzluğa düşüren anlardan biri... Ola ki kulaklar açıkta kaldıysa vay onların haline.
Lütfen sağ tarafta elektrik direğinden sonra yol boyunca sıralanan çiçek sunumunun gördüğüm en ilginç örneklerinden birine bakın!
Onlardan biriyle bir hatıra fotoğrafı... Fikir fantastik! Büyük otellerin açık büfelerinde şov amaçlı koyulan buzdan heykellere yeni ilhamlar veren bir çalışma olmuş. Örneğin düşünsenize otel restoranlarında meyve bölümünde buzun içinde çileklerin, kirazların sergilendiğini. Bunun tekdüze buzdan daha eğlenceli ve ilgi çekici olacağı kesin!
Bu arada yeri gelmişken Moskova'daki güllerden de bahsetmeliyim. Güller, İstanbul'dakilerden epey faklı. Öncelikle sapı çok uzun, yaprakları fazla ve gülün kendisi de büyük ve dolgun. Ayrıca Moskova'da, çiçekçilik de ülkemizdekinden farklı. Çiçek arajmanı diye bir şey görmedim. Arajman yerine yapılan şey, araya yeşil otlar atılarak çeşitli malzemelerle çevrelenmiş buketler.
Sadece giriş ücreti verilip girilen parkın sokakları doğal bir buz pisti. Yağan kar bir şekilde sıkıştırılıp buz haline getirilmiş ve bıkıp usanana kadar kayabilmeleri için insanların hizmetine sunulmuş. Fotoğrafta görülen alan insanların peşi sıra kaydıkları geniş çemberden bir görünüm. İnsanlar buraya çoluk çocuk gelip park içinde yapılan müzik yayını ile birlikte kaymanın tadını çıkarıyor. Durum böyle olunca herkes sanki bu işi anasının karnında öğrenmiş gibi...
Haydi Bismillah! Piste adım atıyorum. Bakalım geçen sene tam öğreniyorken mevsimin geçmesi nedeniyle bıraktığım kayma işinde nerede kalmışım!
Ufak ufak, sakin sakin kayıyorum.
Artık daha rahatım, alıştım. Bu is bisiklete binmeye benziyormuş.
Biraz soluklanalım...
Yanaklara bak şunun kıpkırmızı. Yerim seni ben, maşallahhh!
Parkın içinde bir lunapark, bir de kışın kurulan bir kayma pisti var. Hemen ön tarafta merdivenle çıkılan ahşap yapının diğer tarafında buzla kaplanmış bir rampa var. Bilet alanlar altına verilen plastik oturakla vınlayıp kayıyorlar bundan. Çok eğlenceli gözüküyor.
Bir süre sonra adımlarım biraz daha açılınca daha kısa bir mantoya ihtiyacım oluyor.
Haydeeee, kim tutar seni!
Artık biraz hava koşulları biraz da yorgunluk zorluyor beni.
Eve gitmenin vaktinin geldiği bellidir artık. Kuğu gibi salına salına kayamıyorum hala malesef ama düşmeden idare edebiliyorum şimdilik. Ama azimliyim, Moskova'ya gelip de kaymayı öğrenmeden dönmeyeceğim.
Kaymayı öğrenince de işte tam da bu cimcime gibi ayağımı kaldırıp bir de fotoğraf çektireceğim :)))
Kaynak:
7 yorum:
Çok özendim doğrusu, bu sene biz kara hasret kaldık Istanbul'da...
Bu sene yazın gelin, seneye de kışın gelirsiniz! Nasıl fikir ama süppperrrr di mi?
Ya aslına bakarsan bana kalsa ben kışın gelmeyi tercih ederim... Kısmet şekerim belli mi olur..
Yok yok siz yine de yazın gelin. Dışarıda geçirebilecek süre az kış aylarında hem soğuk hem de havaların erken kararması nedeniyle.
Yazın on bire kadar rahat rahat gezeriz dışarılarda. Altını üstüne getiririz :)))
Parkı tanıtırken metro karşısındaki Holiday otel inşasında biz Türlerin çalıştığındanfa bahsetseydin
Bilsem bahsetmez miydim! Neyse geç olsun güç olmasın, duyurmuş olduk :)
Teşekkür
Yorum Gönder